Sandığa gidemeyen seçmene kızmayalım
Avrupa`da yaşayan Türkler, demokrasiden kaynaklanan seçme ve seçilme haklarını kullanabilmek için, on yıllarca önceden serzenişte bulundular. Biz de medya olarak bu serzenişe çok duyarlı olduk ve böylesi bir katılımın en azından yurttaşlık hakkı olduğunu ön plana çıkardık.
Buralara gelen devlet büyüklerine hep bu konuyu hatırlattık ve bu demokratik haktan yararlandırılmamız gerektiğini her defasında haykırdık.
Seçilme hakkı
Yurtdışındaki yurttaşlarımızın seçilme hakları aslında kısıtlanmamıştı. Ama bu yurttaşların aday olabilmeleri için gerekli kolaylık sağlanmamıştı. Yurttaşlarımız, seçilebilmek için, Avrupa`daki işini, gücünü bırakacak, Türkiye`ye gidecek, bir siyasi partiden aday olabilmek için çok sıkı ve de çirkin bir yarışa girecekti.
Olacak şey değildi tabii ki bu...
Bu nedenle yurtdışındaki Türk vatandaşları aday olmakta çok zorluk çekiyorlardı ve aday olamadıkları için de seçilemiyorlardı.
Seçme hakkı
Seçme hakkının çok önemli olduğunu ve demokrasinin vazgeçilmez unsuru olduğunu bir kez daha vurgulamakta yarar var. Türk demokrasisinde büyük bir boşluk yaratan, yurtdışındaki vatandaşların oy kullanamamasını olumlu hale getirmek için verdiğimiz mücadele, kısmi bir başarıyla sonuçlanmıştı. O zaman yurttaşlarımıza gümrük kapılarında oy kullanabilme hakkı verilmişti. Güzel de olmuştu bu sistem. Yurttaşlar bir ay boyunca geçtikleri gümrüklerde oylarını kullanır olmuşlardı.
Eh, ne de olsa bu demokratik haktan bir nebze de olsa yararlanmaya başlamıştık.
Yurtdışındaki vatandaşlarımız için gümrüklerde oy kullanabilme hakkı23 Temmuz 1995 tarihinde kanunlaşmış ve anayasanın 67`inci maddesine ilave edilmişti.
Ne var ki, yurttaşlarımızın o tarihten bu yana yapılan seçimlerde kullandıkları oy sayısı 200 bini geçmemiştir ki, bu da oran olarak yüzde beşe tekabül ediyordu.
Kaldı ki, dünya ülkelerinde 7 milyon kadar Türk yaşıyor ve bunların 3,5 milyonu da oy hakkına sahipti.
Yurttaşlarımızın ve onları temsil eden Sivil Toplum Kuruluşları`nın bıkmak ve usanmak bilmez mücadeleleri sonunda, yurtdışındaki vatandaşlara yaşadıkları ülkelerde Türkiye seçimleri için oy kullanma hakkı tanındı.
Yurttaşlarımız kendilerine tanınan bu hakkı ilk kez, 10 Ağustos 2014 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde kullandı.
Ama nasıl?
Hollanda`dan verelim örneği:
500 binden fazla yurttaşımızın yaşadığı Hollanda`da, sadece Rotterdam ve Deventer kentlerinde iki sandık yeri belirlendi.
Bu sandıklarda oy kullanabilmek için randevu şartı getirildi ve üç günlük bir süre tanındı.
Şimdi önce dezavantajlara değinelim:
Pek çok yurttaşımız için Rotterdam ve Devente`e gitmek kolay değildi. Bu iki yer, bazılarına 150 km. mesafede bulunuyordu. Şimdi düşünün bir kere. Mersin`de ikamet eden bir seçmen, oy kullanmak için Osmaniye`ye, İskenderun`a veya kendi il sınırları içinde bulunan Anamur`a gider miydi?
Gitmezdi tabii...
Hollanda`daki Türk seçmenler de 150 km. uzaktaki sandıklara tabii ki gitmeyeceklerdi.
Şimdi diyeceksiniz ki: `Eeeee, yıllarca oy hakkı,oy hakkı dediniz, alın size oy hakkı dediğimiz zaman da uzaklığı bahane ettiniz`.
Bunu kim dediyse haklı olabilir.
Peki randevu neyin nesiydi?
Oy kullanmak için bir gününü feda edecek ve çokça yol masrafı harcayacak olan yurttaşı randevu saatine bağımlı tutmak da büyük zorluk yaratmıyor muydu?
Oy kullanacak yurttaş, hiç bir gün ve saate bağımlı olmadan, istediği gün ve saatte sandığa daha kolay ve istekli gidebilirdi elbette.
Rotterdam`daki Ahoy salonlarında 60 sandık yerleştirilmişti. Böyle olmasına rağmen randevu şartı neden konumuştu?
Sonuçta, her ülkede olduğu gibi, Hollanda`da da Türk seçmenin ancak yüzde beşi sandığa gitti. Bu sonuç üzerine gerek Ankara`daki siyasetçiler ve gerekse Hollanda`daki bazı Sivil Toplum Kuruluşları ve yazarlar, oy vermeye gidemeyen yurttaşlarımıza karşı tepki koydular ve eleştirdiler.
Bana göre, yurttaşlarımızın bu seçime ilgi göstermemesinin nedenleri, sadece yukarıda sözünü ettiğimiz engellerden kaynaklanmıyor.
Bu seçime ilgi gösterilmemesinin bir başka nedeni de, seçimin Cumhurbaşkanlığı seçimi olmasındandır. Yurttaşlarımız, Genel Seçim ve Yerel Seçimlere kesinlikle daha çok ilgi göstereceklerdir. Bu nedenle yurttaşlarımızı oy kullanmadıkları için cezalandırmaya ve azarlamaya gerek yoktur.
Tabii ki, `Cumhurbaşkanı seçmek de önemlidir` diyenleriniz olacaktır. Bu da saygı görülmesi gerekn bir görüştür. Ama yurttaş, ülkeyi Cumhurbaşkanı`nın yönetmediğini, Merkezi ve Yerel Yönetimler`in çok daha önemli olduğunu bilmektedir.
İddia ediyorum. 2015`teki Genel Seçimler`de, yurtdışındaki Türk seçmenler sandıklara daha çok sayıda gideceklerdir.
Hele hele, sandık konulacak yer sayısı çoğaltılır ve randevu sistemi kaldırılırsa... .