Semih Hocaoğlu


VERGİ MUAFİYETİ

Şapkadan tavşan çıkarma niteliğinden başka birşeye benzemeyen bu sözde tasarruf tedbirlerinin akıllarla alay etmekten öteye gitmeyeceğini yaşayarak göreceğiz.


VERGİ MUAFİYETİ

 

 

Parkta, kahvede, kafede 818 milyar dolar zarar etmiş Merkez Bankasını, ülkenin yaşamakta olduğu ekonomik dar boğazın nedenlerini konuşmayı sürdürüken ;

bir taraftan çeşitli isimler altında ödenen onlarca vergi ile vergi yükünün lokomotifi olan memuru, işçisi, çiftçisi ve emeklisinin bu yükün altında ezildiği yetmezmiş gibi ; kendilerini adeta muaf tuttukları "tasarruf tedbirleri" hedefinin de aynı kesim üzerinde yoğunlaştığını görmekteyiz.

Şapkadan tavşan çıkarma niteliğinden başka birşeye benzemeyen bu sözde tasarruf tedbirlerinin akıllarla alay etmekten öteye gitmeyeceğini yaşayarak göreceğiz.

Bir de uygulamada olan mevcut vergi adaletsizliğinin hergün bir başka boyuta ulaşması konusu var ki ; tam anlamıyla evlere şenlik.

Mutlu azınlık ;

kendilerine getirilen vergi muafiyetinden ötürü dört köşe,

mutsuz çoğunluk ;

vergi yükü altında inim inim inliyor.

Mutlu azınlık ;

bu uygulamayla, hem dünyasını hem ahiretini kazandığının(!) mutluluğunu yaşarken,

mutsuz çoğunluk ;

kesmediği bir fişin cezasının, oluşturulmak istenen muhbir kesimle paylaşılacağını öğreniyor.

Kamu çalışanlarının maaşlarından yapılan kesintilerle tahsil edilen vergiler ile esnaf ve sanatkâr kesimin ödemekte olduğu vergilerin durumu hepimizce malum,

peki ;

hergün bir yenisini duyduğumuz "vergi muafiyeti" nereden geliyor, nasıl uygulanıyor ?

DPT ve Hazine Müsteşarlığında 36 yıl Yatırımlar Teşvik Uzmanı olarak çalışmış Mehmet Özcan ile Prof. Dr. Deniz Büyükkılıç'ın yeminli mali müşavirlerden aldıkları bilgiler doğrultusunda hazırladıkları rapor ve yaptıkları açıklamalara göre ;

* Bünyesinde 55 işadamı ve 140 bin şirket bulunan TUSKON'un,

* 7 bin üyesi ve 35 bin işletmesiyle MUSİAD'ın,

* 15 bin üyesiyle TÜMSİAD'ın,

* 3 bin üye ve 15 bin şirketiyle ASKON'un bünyesindeki şirket ve iş insanlarının büyük kazanımlara rağmen vergi rekortmenleri arasında yer almadığı bilgisine varılıyor.

Yer almıyor, çünkü çoğu vergi ödemiyor.

İşte böyle ödemiyor.

Vergi Usul Kanununda yapılmış bir eklemeye göre "Gelir ve Kurumlar Vergisi Mükellefleri ; bünyesinde Gıda Bankacılığı bulunan dernek ve vakıflara bağış yapmaları koşuluyla isterse devlete vergi ödemez" hükmü getirilmiş, böylelikle ödenmesi gereken vergiler ödenmezken ; İçişleri Bakanlığınca bünyelerinde Gıda Bankacılığı yapmasına izin verilen, aralarında malum dernek ve vakıflar ile,

* Deniz Feneri,

* Kimse Yok mu,

* Dost Eli,

* Beşir,

* Cansuyu,

* İHH,

* Hayrat gibi 22 vakıf ve derneğe bağışlar yapılınca ; mükellefin kendisi de, bağış yapılan dernek veya vakıf ta kazanıyor, devlet kaybediyor.

Örneğin ;

100 milyonluk vergi tahakkuk etmiş mükellef, 50 milyon bağış yapması halinde, kendisine verilen  100 milyon liralık   temizlik malzemesi  , gıda ve giyim eşyası faturasıyla, 50 milyon cebinde kaldığı gibi, yapmış olduğu hayır ve hasenat(!) nedeniyle zekât vermiş sayılarak ahretliğini kazanmanın mutluluğunu da yaşamış oluyor.

Doğması muhtemel bir yanlışlığı önlemek adına bir hatırlatma yapma durumundayım.

Sakın ola aynı haklardan faydalanırım diye ;

Mehmetçik Vakfına, Çocuk Esirgeme Kurumu ile Türk Hava Kurumuna bağış yapmayı ;

hastane, okul veya kütüphane yaptırmayı düşünmeyin. Bu gibi hallerde azami 5 milyon liralık tutar vergi dışı sayılabiliyor.

Konuyu ;

"Kuzuların derileri yüzülürken,

koçların yününü kırkmak akıllardan geçmiyor" veciziyle özetleyebilir miyiz?

 

SEMİH HOCAOĞLU-MARDİN