1984 yılında, geri dönüş yaptığım Mersin’de, Belediye Başkanlığı için bağımsız aday olma kararı almıştım. Bir gazeteyi ziyaretim sırasında, gazete sahibi dostum, ‘Gel seni Doğru Yol Partisi (DYP) adayı yapalım’ demişti.
Ben bu teklife sıcak bakmamıştım. ‘Ben CHP kökenliyim, olmaz’ demiştim. O ise, ‘Bal gibi olur. Sen bir Mersinlisin. Mersinliler’e hizmet edeceksin. Avrupa deneyimin var. Bu seçimde parti etiketi değil, kişi etiketi önemli’ demişti.
Bu teklif daha sonra aklıma yatmıştı ama, aday adayı olarak 10 rakibim vardı. ‘Ben bu yarışa girmem’ dediğim gazete sahibi dostum, aynı anda Ankara’yı aradı. Birileriyle görüştü. Sonra da bana, ‘Sen merak etme, senin adaylığını Süleyman beye onaylatacağım.’ demişti.
Bu durumda DYP aday adaylığını kabul etmiştim. Sonunda da tek aday ben oldum.
Rahmetli Demirel, her gün ülkenin çeşitli kentlerini telefonla arar ve kendisi ile görüşmek için toplanan kişilerle tek tek görüşürdü. Bir cumartesi günü sıra Mersin’e gelmişti. Telefon saatini beklemek için ben de toplantı yerine gitmiştim.
Konuştuğu kimselerin adını tek tek söylerdi Demirel. Kentin sorunlarını da bilirdi. Çiftçinin mahsulünün rekoltesini ve fiyatını da bilirdi. Konuştuğu kişilere, falana da selam söyle demeyi ihmal etmezdi. Her gün onlarca kente telefon edip sorunları dinleme meziyeti Demirel için olağan bir işti.
O gün ben de iki kelime konuşmuştum Demirel ile. Bana ‘Hayırlı olsun’ demesi ile aday adaylığından adaylığa geçmiş olduğumu sezinledim.
Seçim kampanyalarımda, Hollanda’daki belediyecilikten kesitler sunmuştum.
Sosyal Yardım Fonu projemi, rahmetli Turgut Özal ‘Fak-Fuk-Fon’ olarak benden almıştı.
Sonuç malumdu. Özal’ın adayları 67 ilin 64’dünü kazanmıştı.
Seçimlerden sonra Hollanda’ya yeniden dönüş kararı almıştım. Hollanda’ya döndüğüm zaman, Demirel’in posta adres listesine ben de eklenmiştim. Sık sık tebrik kartı ve mektup gönderirdi rahmetli.
Genel seçimler yaklaştığı zaman bana bir mektup geldi. ‘Genel seçimler için DYP’den Mersin adayısınız ve birinci sıradasınız’ diye yazmıştı.
Bu teklife yanıt vermek çok zor oldu. Ama daha sonra zor da olsa yazdım: ‘Bir Hollandalı ile evliyim. İki çocuğum var. Mersin’de iki yıl kaldık. Çocuklar çok güzel Türkçe öğrendiler. Hollanda’ya yeniden yerleştik. Bu durumda Ankara’ya yeni bir göç benim için çok zor olacak. Bu nedenle beni bağışlayınız.’
Rahmetli daha sonra bana yanıt vermedi.
Belli ki mektubumdan hoşnut olmamıştı.
Sonra bir daha temasımız olmadı.
Ama eminim ki, bu dünyadan göç ederken bana kırgın gitmemiştir.
Allah rahmet eylesin. Hepimizin başı sağolsun.



