Semih Hocaoğlu


DİLLER BARIŞIR DİNLER KÜS KALIR

Hani kardeştik ? Hani "adımız kardeşlik soyadımız Mardindi" ? Hani "tüm dünya Mardinleşmeliydi ? Hani "dillerin ve dinlerin kavşak noktasındaydık ?


DİLLER BARIŞIR DİNLER KÜS KALIR

 

Hani kardeştik ?

Hani "adımız kardeşlik soyadımız Mardin'di" ?

Hani "tüm dünya Mardinleşmeliydi ?

Hani "dillerin ve dinlerin kavşak noktasındaydık ?

Bütün bu argümanları kapsayan ;

"Dillerin ve Dinlerin Kardeş Olduğu Şehir Mardin" söylemiyle yıllar yılı kendimizi aldatıp durduk.

Aslında olması gereken buydu ama ;

geliştirilen bu slogan turizm malzemesi olmaktan öteye gidemedi.

Çünkü altı boştu, doldurmasını beceremedik.

Çünkü samimiyetten uzak, sadece söylemde kalan ve eyleme dönüşmeyen bir düşüncenin ürünüydü.

Bu coğrafyada, insanlar dillerinden ve dinlerinden ötürü ağır bedeller ödemeye devam ederken, bizler suni tebessümlerle kendimizin inanmadığı "dillerin ve dinlerin kardeşliği" martavalıyla dünyayı inandırmaya çalıştık durduk.

Barış söylemi altında,

demokratik hak ve özgürlüklerin konu edilip, gerçek kardeşliğin tesis ettirilmeye çalışıldığı bugünkü ortamda ;

hem dil kardeşliği hem de din kardeşliği bağlamında kabuk bağlamış yaraları kaşımak, belli bir düzeye gelmiş sürece zarar verecekken, bazı çevrelerce yaratılmak istenen olumsuz gelişmeler yaşanmakta.

Mardin Müzesi önünde toplanan, STK adı altında bazı din eksenli vakıf ve dernek yöneticisi ile bazı siyasilerden oluşan 30-40 kişilik bir grup,

hiç gündemde yokken, "bayram değil seyran değil" dedirtecek bir zamanda ;

mevcut Müze Binasının Katolik Patrikhanesine dönüştürülmesi konusunu protesto eden bir açıklama yaptı.

* "Hem kamu yararı açısından hem de şehrin dini dokusu açısından sakıncalı sonuçlara yol açacak”

* Müzenin boşaltılıp başkasına peşkeş çekilmesi huzursuzluk, kırgınlık ve sosyo-politik sonuçlar doğuracak"

* "Şehir kimliği açısından sembolik anlam taşıyor” gibi ayrıştırıcı ve kışkırtıcı ifadelerin kullanılmış olması kamu oyunda tepkiyle karşılandı.

İlginç bir zamanlamada yapılan bu protesto gösterisindeki açıklamalara cevap gecikmedi.

Önceleri Midyat ve Nusaybin gibi yerlerde yaşanmış hukuk dışı gayrimenkul istimlakları konularını hatırlatan ifadelerin yer aldığı bir açıklama yapan Turabdin Platformu ;

* "Bu tepki çok daha derin, tarihsel ve yapısal bir inkâr siyasetinin yansımasıdır"

* "Mardin çok kültürlü, çok inançlı geçmişi her fırsatta turistik, folklorik ve kartpostal estetiğiyle gözlemlenirken bu çok kültürlülüğü gerçek yaşayan temsilcilerini hak talep ettiklerinde ya sessiz kalınmış veya karşı çıkılmıştır"

* "Bu bina geçmişi inkâr edenlere rağmen dili yasaklanan hafızası sürgün edilen süryanilerin sessiz çığlığıdır"

* "Bu bina hukuktan önce tarihle, mülkiyetten önce hakikatle kayıtlıdır"

* "Bu ikiyüzlülükle yüzleşilmeden ne yerel demokrasi olur, ne toplumsal barış sağlanır ve ne de birlikte bir yaşam kültürü inşa edilir" ifadeleriyle sürece zarar verecek böylesi davranışlara şiddetle karşı olacaklarının altı çizildi.

İslami hassasiyetler kullanılarak belirli bir kesim tarafından benzer karşı çıkışlar hep yapılmakta.

Bugün ;

daha önceleri de patrikhane binası olan söz konusu binanın tekrar aynı amaçla katoliklere geri verilmesine karşı olan zihniyet daha önceleri de ;

5 manastır ve 4 kilisenin UNESCO Dünya Kültürel Mirası Geçici Listesine girmesi konusunda "neden medrese ve camiler değil de manastırlar alınmış" gibi tamamen anlamsız ve ayrıştırıcı bir dille karşı çıkmıştı.

Mardin'i bir bütün olarak düşünme, güzelliklerini ön plana çıkarma gayretleri yerine, dini hassasiyetleri ön planda tutup kaotik ortamlar yaratmanın kazananı olmayacağını bilmeliyiz artık.

Yıllar önce aynı binada faaliyetini sürdürmüş ama bazı nedenlere Şam'a taşınmış Katolik Patrikhanesi'nin tekrar Mardin'e taşınmasının veya UNESCO Kültürel Mirası Geçici Listesine alınmış manastır ve kiliselerin şehrimize yaratacağı katma değer neden görmezden gelinmek istenmekte?

Demokratik hak ve özgürlükler bağlamında barış ortamı sağlanması yönündeki girişimler her ne kadar bazı kuşku ve endişeleri beraberinde getirmiş olsa da, genelde memnuniyetle karşılanmışken, Mardin'deki protesto amaçlı açıklama ;

"Diller barışır Dinler küs mü kalır" sorusunu akıllara getiriyor.

Tam da ;

göç etmek zorunda bırakılıp yıllardır yurt dışında bulunan Süryani ve ezidilerin köy ve ilçelerine yatırım yapmak için geri dönüşlerinin hızlandığı bir dönemde.

 

 

SEMİH HOCAOĞLU-MARDİN