Semih Hocaoğlu


COĞRAFİ İŞARETLİ ÜRÜNLER

Hemen her hafta yenilerinin eklenmesiyle, coğrafi işaret hakkı almış ürünlerin sayısı bini geçti.


COĞRAFİ İŞARETLİ ÜRÜNLER

 

 

Bazı iller arasında "bu ürün benim, senin değil" çekişmesi yıllardır süre gelirken ;

çiğköfte konusu masela, Şanlıurfa Adıyaman arasında, büryan kebabı da Siirt ve Bitlis arasında ihtilaf konusuyken ; tüm ülkede bir "coğrafi işaretler" furyası almış başını gidiyor.

Hemen her hafta yenilerinin eklenmesiyle, coğrafi işaret hakkı almış ürünlerin sayısı bini geçti.

Önceleri bu hakkı alabilmek oldukça zorken ; şimdi bu hakkı elde etmek çok basit.

Gözüne kestirdiğin ürünü birazcık allayıp pullayarak müracaat ediyorsun, kısa bir müddet sonra coğrafi işaret hakkı verildiğine dair müjdeli haberi alıyorsun.

Yarın öbür gün ;

Fırında makarnanın,

Çift sarılı yumurtadan menemenin,

Özel karışımlı pırasanın da coğrafi işaretler hakkı aldığı haberi duyulursa kimse şaşırmasın.

Başta Mardin'de olmak üzere, birçok ildeki taş fırınların tümünde üretilen tırnaklı pide dediğimiz ekmek bu hakkı alabiliyorsa coğrafi işaretli ürünlerin sayısı bini değil, binleri aşar.

Peki ;

* bazı illerdeki bazı kuruluşların müthiş bir başarısı olarak sunulup şova dönüştürülen bu girişimlerin gerçekleşebilmesinin bir kriteri yok mu ?

* coğrafi işaret hakkının alınması halinde o kente bir katma değer sağlanır mı ?

* ürünün coğrafi işaretli oluşu yeterli mi ?

* bu hakkı aldıktan sonra takip edilmesi ve denetlenmesi gerekmez mi ?

Coğrafi işaret hakkı alma yönetmeliği gereğince ürünün ;

* coğrafi sınırları belirli bir alan içinde yer alması gerekir,

* bu alana ait özellikler neticesinde meydana gelmiş bir ürün olma koşulu aranır,

* bir karakteristik özellik taşıması ve bu özelliğin bulunduğu bölge ile ilişkilendirilmiş olması gerekir.

Coğrafi işaret ;

bu kriterleri taşıyan ürünler için verilirken, bu üründen beklenen katma değerin sağlanmasının yolu da takip ve denetimden geçer.

İşaret hakkını aldığında var olan özellik ve kalitenin bozulmamış olmasının saptanması, olmasa olmaz koşulların başında gelir.

Mardin özelinde ele aldığımızda,

coğrafi işaretli ürünler arasında yer alan ;

* imlebbes,

* kaburga dolması,

* ikbebet,

* sembusek,

* kibe,

* Mardin bulguru,

* harire,

* turşu,

* telkari,

* Mardin taşının yer aldığı her tezgahta, gereken kalite ve özellikte olması sağlanmalı.

Belirlenmiş kalitede malzemenin belli oranda çeşitli karışımlarla bir araya getirilerek yapılan imlebbesin, bazı tezgahlarda orijinalinden uzak ve çeşitli katkı maddelerinden yapılmış haliyle yer aldığını görmekteyiz mesela.

Yine bazı restoranlarda, iç pilavın üstüne konan haşlama ete bir tutam maydanoz ve biraz karabiber serpilerek kaburga dolması diye satılmakta olduğunu çoğumuz biliyoruz.

Çantacı diye bilinen satıcıların pazarladığı Beypazarı ve Uzakdoğu ülkelerinden temin ettikleri düşük ayar gümüşten mamul makine işi takıların bazı gümüşçü vitrinlerinde yer aldığı ve Mardin veya Midyat Telkarisi diye satıldığı gerçeğiyle karşı karşıyayız.

Ticari ahlaktan uzak bir anlayışla ;

coğrafi işaret hakkına saygısızlık yapılmasını ve kent imajının zedelenmesini önlemek için denetim mekanizmasının hemen ve daima devreye girmesi kaçınılmaz olacaktır.

Fazla zorlanmadan alınmış coğrafi işaret hakkının denetlenip korunmasının çok zor olacağını düşünmüyorum.

Yeterki kentimiz imajının zedelenmesine müsaade etmeyelim.

,

SEMİH HOCAOĞLU-MARDİN