Tarih: 14.11.2013 18:32

MÜSİAD:``Sebze ve Meyvelerin %25`i Zayi Oluyor``

Facebook Twitter Linked-in

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Gıda ve Tarım Sektörü tarafından Antalya’da düzenlenen Gıda ve tarım Sektör Zirvesi’nde “ Hal Yasası ve Yeni Tarım Uygulamaları Işığında Meyve ve Sebze Halleri” konusu ele alındı.

Zirvede konuşan Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İsmail Yücel, ülkemizde üretilen sebze ve meyvelerin %25’inin sofralarımıza ulaşmadan zayi olduğunu söyledi. Yüce ayrıca zayi olan ürünün ekonomik büyüklüğünün 20 milyar olduğunu da belirtti.

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İsmail Yücel, ülkemizde üretilen sebze ve meyvelerin %25`inin sofralara ulaşmadan zayi olduğunu öne sürdü.  Yücel, Türkiye`deki sebze üretiminin 27,8 milyon ton, meyve üretiminin ise 17 milyon ton olarak gerçekleştiğini söyledi.  Türkiye`nin toplam 45,8 milyon tonluk sebze ve meyve üretimi ile dünyada sayılı ülkeler arasında yer aldığını dile getiren Yücel, "Ancak ürettiğimiz sebze ve meyvelerin yüzde 25`i maalesef sofralarımıza, tabaklarımıza ulaşamadan zayi olmaktadır. Sektör ekonomik büyüklüğüne baktığınız zaman, zayi olan ürünün ekonomik büyüklüğü yaklaşık 20 milyar liradır. Bunun sebebi de uygun olmayan nakliye, uygun olmayan depolama ve ambalajlama sistemleridir" diye konuştu. 

Kayıt  Dışılık Sektörün Önemli Sorunlarından

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İsmail Yücel, Sektörde zayi sorununun dışında diğer önemli bir sorunun da kayıt dışılık olduğuna işaret  etti. Yücel Türkiye`de belki de en yüksek kayıt dışılığın olduğu alanlardan birinin sebze ve meyve ticareti olduğunu kaydetti. Sektörün kendi ifadesiyle yüzde 70`lere varan bir kayıt dışılığın söz konusu olduğunun altını çizen Yücel, şöyle devam etti: "Bunu lira olarak ifade ettiğimizde kayıt dışılık, 2012 verileriyle değerlendirdiğinizde yaklaşık 30 milyar liradır. 25 milyar liralık zayi oranı, 30 milyar liralık kayıt dışı oranını üst üste koyduğunuzda 50 milyar liralık bir rakamdan bahsediyoruz. Bu rakam üzerinde oluşacak vergiyi değerlendirdiğinizde, bir yıllık kamu bütçesine ne kadar katkı sağlayabileceğini sizler düşünün. Dolayısıyla bu kadar büyük sorunların yaşandığı bir alanda, sebze ve meyve ticaretinin düzenlenmesinde sorumlu bakanlık olarak, seyirci kalamazdık. 2009 yılında yoğunlaşan, 2010 yılında yasalaşma sürecini tamamladığımız 1 Ocak 2012`de yürürlüğe giren 5957 sayılı kamuoyunda hal kanunu olarak bilinen kanun bugün itibariyle yürürlüktedir."

Cari Açığa Çare İçin, Uygulanabilir modelleri geliştirmek zorundayız

MÜSİAD Gıda ve Tarım Sektör Kurulu Başkanı İsa Albayrak da yüksek miktarda ithalat yolu ile temin edilen tarımsal girdilere karşılık, tarımsal üretimin çok düşük bir kısmının ihraç edildiğini kaydetti. Bu durumun, cari açığa çare yerine yük getirdiğini anlatan Albayrak, "Üretim kalitesini artırmak, ihracat amaçlı planlı üretimi birlikler yolu ile teşvik etmek, bu amaçla uygulanabilir modelleri geliştirmek zorundayız. Bu yolla ülke ekonomisinden payımıza düşen yükü kaldırıp gelişmeye katkıda bulunmuş oluruz" diye konuştu.

Tarım alanlarını olabildiğince korumak zorundayız

Zirve’de konuşan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Nihat Pakdil de beslenmenin insanlar açısından bir zaruret olduğunu belirtti.  Tarım alanlarıyla ilgili şehirlerin büyümesi, yeni sanayi tesislerinin kurulması ve suyun kullanımı ile ilgili sorunlar yaşandığını ifade eden Pakdil, dünyada yüzde 75 oranında suyun kullanıldığı tarım alanının bulunduğunu ve bunun da rekabet alanı oluşturduğunu dile getirdi.  Şehirlerin büyümesi noktasında da tarım alanlarını muhafaza etmeye çalıştıklarını söyleyen  Pakdil, tarım alanlarının olabildiğince korunması gerektiğini ve bu konuda herkese görev düştüğünü bildirdi.  Üretimin de mutlaka sağlıklı yapılması gerektiğini ifade eden Pakdil, "Ne pahasına olursa olsun üretim yapalım" hususunun söz konusu olmadığının altını çizdi. Yanlış yapılan hareketlerden vazgeçilmesi gerektiğini belirten Pakdil, "Neticede tüketici beslenecek ama tüketicinin de hakları var. Halk sağlığı ve tüketici haklarını dikkate alarak üretim yapmamız gerekiyor" dedi.

Hepimizin bir vicdan ve israf muhasebesi yapması gerekiyor.

Panel konuşmacılarından Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi Başkanı Kemal Özer de “Her yıl çoğunluğu tüketilebilir durumda olan 1,3 milyar ton gıdanın sadece 220 milyon tonu Afrika ülkelerindeki tüm açlık ve yetersiz beslenme sorunlarını çözer. Çöpe atılan gıdaların sadece üçte biri tüm dünyadaki gıda sorunu çeken insanların ihtiyacını görecek bir miktar.1950’de gıda için 1,6 trilyon dolar harcayan dünya 2010’da 16 trilyon dolar harcamış. Aynı sürede nüfus 2,8 kat artarken gıda tüketimi 10 kat artmış. İşin daha kötüsü 2010’daki sağlık sorunları 1950’ye oranla 200 katan fazla artmış. Üreticiden, tüketiciye, bürokrasiye, nakliyeciden perakendeciye, aşçıdan, işletmeciye hepimizin bir vicdan ve israf muhasebesi yapması gerekiyor. Biz Gıda Hareketi olarak gördüğümüz dehşet manzara karşısında farklı zamanlar bir takım önerilerde bulunduk. Bunlardan biri de bozuk gıda satanlara yönelik uygulanacak cezaların işletme büyüklüğüne göre ölçeklendirilmesi, mükerrer işlemlerde ağır hapis ve ticaretten men cezası verilmesini bunlardan bir kaçıydı. Memnuniyetle görüyoruz ki bunlardan bir bölümü bu günlerde yasalaşacak.” dedi.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —