MARDİN`DE VAKIFLAR HAFTASI SULTAN ŞEHMUS ETKİNLİKLERİ İLE KUTLANDI

Mardin il Müftülüğü Vakıflar haftası münasebetiyle Diyarbakır Vakıflar Bölge Müdürlüğü ile ortaklaşa Türkçe, Kürtçe, Zazaca ve Arapça olmak üzere dört dilde mevlid, ilahi, sohbet ve Kur`an tilavetinden oluşan uzun soluklu bir program icra edildi.

Mardin 13.05.2017 09:19:26 0
MARDİN`DE VAKIFLAR HAFTASI SULTAN ŞEHMUS  ETKİNLİKLERİ İLE KUTLANDI

Mardin il  Müftülüğü  Vakıflar haftası münasebetiyle Diyarbakır Vakıflar Bölge Müdürlüğü  ile ortaklaşa Türkçe, Kürtçe, Zazaca ve Arapça olmak üzere dört dilde mevlid, ilahi, sohbet ve Kur'an tilavetinden oluşan uzun soluklu bir program icra edildi.

 

Mardin İl Müftüsü İsmail Çiçek Kur’an tilaveti ile başlayan programda vakfın dinimizdeki önemi ile ilgili bir konuşma yaptı. İl Müftüsü Çiçek şunları söyledi: “Sözlükte “bir şeyi hapsetmek” anlamına gelen “vakıf”, terim olarak, “yararı kullara ait olacak şekilde bir malı, Cenâb-ı Hakk'ın mülkü hükmünde olmak üzere mülkiyetinin devredilmesinden veya devralınmasından menetmek” demektir. Sevgili Peygamberimiz vakıflar konusunda âdeta bir zihin dönüşümü başlattı. Vakıflar: vakıfların kesintisiz bir hayır çeşmeleridir. Hz. Ömer ilk defa böylesine güzel bir bahçe sahibi oluyordu.

 

Hayber'de, kendisine ait yüz hayvanı satarak aldığı hurmalığı, gerçekten de Hz. Ömer'in o zamana kadar elde edemediği güzellikteydi. Hemen Resûlullah'ın huzuruna çıktı ve olanları anlattıktan sonra, “Ey Allah'ın Resûlü!” dedi, “Ben bu malımla Allah'ın rızasını kazanmak istiyorum. Onu nasıl değerlendirmemi uygun görürsünüz?” Allah Resûlü'nün Hz. Ömer'e bu arazi ile ilgili tavsiyesi asırlarca İslâm dünyasını çepeçevre saracak bir medeniyetin temel taşlarını oluşturacaktı. Ona, ???? ?????? ???????? ????????? ????????????? ????? “Dilersen aslını vakfet. Mahsulünü sadaka olarak dağıt” buyurdu. Hz. Ömer de Semğ isimli hurma bahçesini aslının satılmaması, hibe edilmemesi ve miras bırakılmaması şartıyla fakirlere, akrabalarına, kölelere, Allah yolundakilere ve yolculara tasadduk etti. 
Hz. Ömer halife olunca vakfının şartlarını ve kimler tarafından idare edileceğini bir vakıfname ile belirledi. Özü itibariyle aynı fakat ayrıntılarında bazı farklılıklar içeren iki belge yazdırdı. Bu vakıfnameyle o, Medine'de bulunan Semğ ve İbn Ekva' isimli hurmalıkları ile diğer bazı mal varlıklarını Allah yolunda vakfettiğini belgelemiş oluyordu. Buna göre kızı Hz. Hafsa, söz konusu yerlerin idaresini yaşadığı sürece üstlenecek, daha sonra da bu hayırlı hareketi Ömer ailesinin ileri gelenleri devam ettireceklerdi. Mahsuller, fakirlere, yoksullara ve kendi yakınlarına infak edilecek fakat vakıf malları alınıp satılamayacaktı. Onun idaresini yüklenenlerin vakıf malından yemesi, yedirmesi ve gelirleri ile vakfın işlerini yürütecek bir köle satın almasında mahzur bulunmayacaktı. Bu vakfıyla Hz. Ömer, nesiller boyunca devam edecek büyük bir hayır kapısı açmıştı.”

 

Mardin İl Müftüsü İsmail Çiçek konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Hz. Ömer'den sonra müminlerin annesi Hz. Hafsa ve kardeşi Abdullah b. Ömer, kendilerine ait bazı mülkleri katarak vakfın sınırlarını genişlettiler. Hz. Ömer ailesine mensup diğer fertler de yıllarca bu şerefli hizmeti yerine getirdiler ve böylece kesilmeyen bir sevap pınarı oluşturdular. Sultan ŞEYH MUSA ‘da Hz. Ömer sülalesindendir. Programın hazırlanmasında Emeği geçen tüm hocalarımıza, arkadaşlarımıza, bize İbn Haldun'u hediye eden Valimize ve İl Müdürümüze şükranlarımı sunuyorum.”

 

Program katılımcılara yemek ikramı ile sona erdi.

 

 

ARTUKLU HABER AJANSI-MARDİN


Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor