Tarih: 27.01.2015 16:56

KILIÇDAROĞLUNDAN ,HÜKÜMETE AĞIR ELEŞTİRİ

Facebook Twitter Linked-in

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı`nda yaptığı konuşmada gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 

Konuşmasının başında son günlerde partisine ilişkin basın yayın organlarında çıkan bazı haberlere atıfta bulunan Kılıçdaroğlu, "Son zamanlarda gazetelerde okuyorsunuz, `şu geldi, bu gitti`. Bunların tamamı asparagas, yok öyle bir şey. Gerçek olan bir şey var, 77 milyon yurttaşıma sesleniyorum; hepinizin oyunu istiyorum. Öyle uzun süreli değil, denemek için, 4 yıl için yetki istiyorum. Göreceksiniz Türkiye nasıl yönetiliyor, kul hakkı nasıl korunuyor, rüşvetçilerden nasıl hesap soruluyor. Size söz veriyorum" diye konuştu. 

CHP olarak herkese eşit mesafede olduklarını, Türkiye`nin geleceğini çocukların geleceği olarak gördüklerini ve sahip çıktıklarını belirten Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: 

"O kadar azdılar ki cumhuriyete, `90 yıllık parantez` söylemini dillerine almaya cesaret ediyorlar. Cumhuriyet olmasaydı sen TBMM`de olacak mıydın? Cumhuriyet olmasaydı sen milletvekili olacak mıydın, kadın olarak oy kullanabilecek miydin, seçilebilecek miydin? Bunun adı nankörlüktür, bunun adı Türkiye Cumhuriyeti`ne ihanettir. Sonra anladık ki bu parantez başka parantez, lale paranteziymiş. Bütün yurttaşlarıma, mütedeyyin, dindar, muhafazakar yurttaşlarıma sesleniyorum; unutmayın Adalet ve Kalkınma Partisi müzik kutusu gibidir, kim parayı atarsa onun müziğini çalar. 400 milyarlık para attılar bir kutuya, milletvekili kutusuna, şimdi kalkıyor cumhuriyete parantez açıyor. Neden? 400 milyar için. 400 milyar değil, hayatımız pahasına cumhuriyeti koruyacağız." 

Başbakan Ahmet Davutoğlu`nun AK Parti milletvekilinin cumhuriyete ilişkin sözlerine sessiz kaldığını savunan Kılıçdaroğlu, cumhuriyete parantez açana, ihanete kalkışana ne söylediğini çıkıp açıklıkla ifade etmesi gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, "Söyleyemez. Söyleyemezsen aynı ihanetin içinde sen de varsın derim. Kimse kusura bakmasın" dedi. 

Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu cinayetinin üzerinden 22 yıl geçtiğini ve faillerinin bulunamadığını belirten Kılıçdaroğlu, siyasetçilerin verdiği sözü tutmalarını ve cinayetin aydınlatılmasını beklediklerini kaydetti. Kılıçdaroğlu, "Seni unutmayacağız, unutturmayacağız" diye konuştu. 

Tunceli Baro Başkanı`nın da 6 yıl 3 ay hapse mahkum edildiğini, bir baro başkanının hangi gerekçe ile mahkum edildiğini öğrenmek istediklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, bu durumun kabul edilemez olduğunu savundu. Kılıçdaroğlu, "Bu mahkumiyet sadece Baro Başkanı`na verilmiş bir mahkumiyet değildir. Tunceli halkına verilmiş bir mahkumiyettir. Takip edeceğiz, sonlandırılıncaya kadar da mücadelemizi sürdüreceğiz" dedi. 

Kılıçdaroğlu, kürsüden Uğur Mumcu`nun darbeci generallere karşı yargı bağımsızlığına ilişkin yazdığı bir yazıdan da bölüm okudu. 

Türkiye`de son 5 yılda 155 kez yayın yasağı getirildiğini, yayın yasağı getirilen olaylar arasında Deniz Feneri ve Uludere davaları, işadamı Rıza Sarraf`ın davası, Meclis Soruşturma Komisyonu çalışmaları gibi pek çok konu olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Şimdi bağırıyorlar ya `KPSS soruları çalındı diye, onun için de 2011`de yayın yasağı getirmişlerdi" dedi. 

Salonda bulunan bir kişinin "Hırsız var, hırsız" diye bağırması üzerine de Kılıçdaroğlu, "Hırsızın olduğunu biliyoruz. Öyle hırsız uzağımızda falan değil. Parlamentoya gelirken elinizi cebinizden çıkarmayın. Ne olur, ne olmaz" karşılığını verdi. 

Dört eski Bakan ile ilgili kurulan Meclis Soruşturma Komisyonu ve ardından Meclis Genel Kurulu`nda yapılan Yüce Divan oylamasına da değinen Kılıçdaroğlu, Başbakan Ahmet Davutoğlu`nun dört eski Bakan`ı çağırarak, Yüce Divan`a gönderilmelerini kendilerinin talep etmelerini istediğini ileri sürdü. 

Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: 

"Onlar dediler ki `Biz önce ağabeyimize danışacağız, ona gideceğiz`. Gittiler, dediler ki `Biz gidersek birileri de gelecek bizimle beraber, Bilal oğlanı unutmayın sakın` dediler. Tablo değişti. Şimdi ben Ahmet Davutoğlu`na sormak istiyorum; sen ne söyledin, onlar ne yaptılar? Ben sana vesayet altındasın derken gerçeği söylüyorum. Sen başbakan değilsin ki, başbakanlık koltuğuna oturtulan 23 Nisan çocuğusun. Bir Başbakan adı yolsuzluğa bulaşmış, görevlerinde de istifa etmiş dört bakanı çağırıp, `Yüce Divan`a gideceksiniz. Siz isteyin` dedikten sonra geri adım atmamalı. Atarsa onun başbakanlığı tartışma konusu olur. 

Meşhur bir fıkra var ya Sayın Davutoğlu yabancı bir ülkede bir yere gidiyor kapıda görevliler soruyor; `nereye gideceksiniz?`. `Toplantıya katılacağım`. `Adınız ne?`. `Ahmet Davutoğlu`. `Ne iş yaparsınız?`. `Devlet dairesinde başbakanım`. Aynı pozisyon. Ülkeyi yönetemiyorsunuz Sayın Davutoğlu. Yürekli değilsin, sözünün arkasında durmuyorsun. Dört bakanı çağırdın, bunları söylediysen, arkasında duracaksın." 

Başbakan Davutoğlu`nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile uyum içinde çalıştıklarına ilişkin açıklamalarına da değinen Kılıçdaroğlu, uyum içinde olduklarını kendilerinin de iyi bildiğini vurguladı. Kılıçdaroğlu, "Git sabah akşam cumhurbaşkanı ile kavga et gibi bir düşüncem yok. Devlet yönetiminin uyum içinde olması lazım. Ama halkın çıkarları paralelinde uyum içinde olması lazım. Hırsızların çıkarları paralelinde uyum içinde olursa karşında CHP`yi görürsün" şeklinde konuştu. 

17 ve 25 Aralık soruşturmalarından sonra iktidar yetkililerin olayın bir darbe girişimi olduğunu savunduklarını hatırlatan Kılıçdaroğlu, Meclis Soruşturma Komisyonu`nun raporu ile tarih önünde önemli bir çizginin çizildiğini, çizginin bir tarafından adalete inananların, diğer tarafında ise yolsuzlukları savunanların olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, "TBMM çatısı altında yolsuzlukları bütün delilleri ile ortaya konmuş dosya, AKP Grubu tarafından kapatıldı. Artık Adalet Kalkınma Partisi Grubu, suç ortağıdır. Olayın aydınlatılmasını değil, kapatılmasını istemiştir. Yolsuzluk yapanların Divan`da yargılanmasını değil, yargılanmamasını sağlamıştır, artık suç ortağıdır" değerlendirmesinde bulundu. 

Olayın bir darbe girişimi olmadığını, Başbakan Davutoğlu`nun Yüce Divan oylamasına gelmeye bile gerek görmemesinin bunun bir kanıtı olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, dört eski Bakan`ın Yüce Divan`a gitmesi yönünde oy kullanan AK Parti`li milletvekilleri olduğuna da dikkati çekti. Bu durumun AK Parti Grubu`nun da darbe olduğu konusunda ikna edilemediğine işaret ettiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: 

"İki AKP milletvekili, birisi Yüce Divan`a gönderilmesi yönünde oy kullanan 40 AKP milletvekili için `içimizdeki hainler bunlar` diyor. Yüce Divan lehine oy kullanan AKP`nin o değerli milletvekillerine seslenmek istiyorum; vicdanınızın sesini dinlediniz ve oy kullandınız. Ama arkadaşınız size `hain` dedi. O hain ile yan yana aynı sırada oturacak mısınız? Asıl soru bu." 

AK Parti Genel Başkanı Mehmet Ali Şahin`in Yüce Divan oylaması sonrasında eski bakanlara ilişkin eleştirilerine de değinen Kılıçdaroğlu, "Olay bittikten sonra niye konuşuyorsun? Bunları baştan söyleyecektin. Olay bitmiş, şimdi konuşuyorsun. Vicdanını temizlemek istiyor. Sen de en az onlar kadar kirlisin" ifadelerini kullandı. 

Dört eski Bakan`ın AK Parti Grubu tarafından Meclis`te aklandığını öne süren Kılıçdaroğlu, durum böyle iken bu eski bakanların görevlerine iade edilmeye isteyebileceklerini söyledi. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: 

"Adamlar haklılar. Ben yardımcı olsun diye Sayın Davutoğlu`na katkıda bulunmak istiyorum. Dört bakanla ilgili bakanlık buldum. Muammer Güler, mükemmel bir Maliye Bakanı olur. Yeri gelir birisinin önüne yatar, yeri gelir Hazine`yi boşaltır. En iyi Maliye Bakanı olur. Zafer Çağlayan, Hazineden Sorumlu Devlet Bakanı. Yürütme konusunda kimse eline su dökemez. Egemen Bağış Diyanet İşleri Başkanlığı`ndan Sorumlu Devlet Bakanı. Tam uyar. Bakara, makara diye her cuma bir ayet sallar. Erdoğan Bayraktar talimat almakla meşhur. Ona da Kamu İhale Kurumu`ndan sorumlu Bakan. Neden. `Oğlum ihaleyi şuraya ver` diyecekler, verecek. `Oraya değil, buraya ver` diyecekler, verecek. Neden öneriyorum, biliyor musunuz? Hala yolsuzluk yapılmadığına inanan vatandaşlarımız var. `Olur mu bu bir darbeydi, yolsuzluk yoktu`. Lütfen Sayın Davutoğlu, bunları görevlendir, devleti tamamen soysunlar, o vatandaşımız da baksın öğrensin artık. Ne yapalım? Başka çaremiz yok. 

Egemen Bağış`a bir bakanlık önerdik ama, Adalet ve Kalkınma Partisi`ndeki milletvekillerine sesleniyorum; Egemen Bağış `Bakara makara` deyip, Kur`an-ı Kerim ile dalga geçti aklandı, ben merak ediyorum, Recep Tayyip Erdoğan ile dalga geçseydi aklanır mıydı? Asla aklanmazdı. Ben bu soruyu soruyorum, onlar ne olur aynanın karşısına geçip kendilerine bu soruyu sorsunlar. Asıl soru budur. Allah`ın Kelamı ile dalga geçeni aklayacaksın, Recep Tayyip Erdoğan`a laf söyleyen adamı partiden atacaksın. Bütün mütedeyyin yurttaşlarıma sesleniyorum; bunların sakın unutmayın." 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye`deki en zengin yüzde 1`lik kesimin, toplam gelirin yüzde 54,3`ünü aldığını ileri sürerek, "Yani 100 lira gelir düşünün, bir kişi 54 lirayı alıyor, 99 kişi de kalan parayı paylaşıyor. Buna adalet diyorsan adresin belli, AKP. `Adalet değil, ben de hak sahibi olmak istiyorum` diyorsan, onun da adresi belli Mustafa Kemal`in partisi CHP, gel buraya" dedi. 

Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında, Türkiye`de yaşanan tablodan hiç kimsenin memnun olmadığını söyledi. 

Özellikle muhafazar vatandaşlardan sandığa giderken ellerini vicdanına koymalarını isteyen Kılıçdaroğlu, "Türkiye hırsızların, yolsuzların Türkiye`si olmamalı. Somali`ye gittiler, çocuklara kitap armağan ediyorlar, `Ali Baba ve kırk haramiler.` İnsaf, zaten Türkiye`de yeteri kadar harami var. Ama sözüm söz 4 yıllık yetki istiyorum, namuslu, temiz 4 yıl istiyorum, haramilerden Türkiye`yi kurtaracağım. Amerika`da da bir kitap vermişlerdi, `Diktatörlüğün psikolojisi` diye, bu kitaplarda ciddi mesajlar var aslında" açıklamasını yaptı. 

"AKP müzik kutusu gibidir, kim para atarsa onun müziğini çalar" dediğini aktaran CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdulaziz`in vefatı nedeniyle bir günlük yas ilan edilmesini ise eleştirdi. 

Kılıçdaroğlu, "Vefat etmeden önce 100 milyon dolar göndermişti. Onun da müziğini çaldılar. Onlar yas ilan etmiyor, bizimkiler yas içindeler. Nasıl yas onu da bilmiyorum. Niye bizim bayrağımız iner, buraya geldiğinde Anıtkabir`e gitmeyen bir insan için ben niye yas tutayım" dedi. 

Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: 

"(Biz yırtık ayakkabıyla siyasete girdik, parmağımızdaki yüzükten başka servetimiz yok) dediler. Şimdi elini vicdanına koy, 12 yılda ne parmak kaldı, ne yüzük, ne kol ne kanat. Sende bir şey kalmadı. Soyup soğana çevirdiler, onların havuzları, villaları, yalıları, malikaneleri ve sarayları var. Ben şimdi sana soruyorum; senin neyin var? Ben söyleyeyim, senin de borcun var. Gırtlağa kadar gelmiş borcun var. Neden sana borç düşüyor. Bir de kalkmış Ahmet Bey yurt dışına söylediği bir cümle var, `Avrupa`da işsizlik varsa, Türkiye`ye gelin.` Ben inanmadım, doğru değildir diye. Araştırdık birkaç kaynaktan evet, `Avrupa`da işsizlik varsa, Türkiye`ye gelin` diyor, sanki burada hiç işsizlik yok. Herkesin işi gücü varmış gibi, tabii Türkiye gerçeklerinden kopuk, bilmiyor, tanımıyor. İşsizliğin ne olduğunu bilmiyor. Bunların bir eli yağda, bir eli balda ya sanıyor bütün vatandaşlar öyle. Çalıp çırpıyor ya sanıyor ki bütün vatandaşlar çalıp çırpıyor. Sizden kimseye bir şey kalmadı ki zaten." 

Türkiye`de 1 milyon 580 bin kişinin aylık gelirinin 150 lira olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, 11 milyon 131 bin kişinin aylık gelirinin ise 417 liradan az olduğunu öne sürdü. 

Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: 

"Ayda 584 liranın altında bir gelir elde eden kişi sayısı, 21 milyon 980 kişi. Bu rakamlar benim değil, devletin rakamları. Bir de diyor ki `Türkiye`de işsizlik yok, Avrupa`da ne kadar işsiz varsa gelsin, ben hepsine iş bulacağım.` Sen önce Türkiye`dekilere bul sonra Allah kerim. Türkiye`deki işsiz sayısı da 5,5 milyon. İşten umudunu kesenler hariç. Almanya`da yüzde 5, İngiltere`de yüzde 5.8, Davutoğlu`nun konuştuğu İsviçre`de yüzde 3.4, Türkiye`de yüzde 10,5. Türkiye gerçeklerinden bu kadar kopuk olan bir isim Türkiye`yi yönetiyor. Siz Türkiye`yi yönettiğine inanıyor musunuz? Emin olun yönetmiyor, yönettiğini sanıyor. Onun için dedim, Başbakanlık koltuğuna oturan 23 Nisan çocuğu gibi." 

Önceki grup toplantılarında işsiz bir gencin kendisine gönderdiği mektubunu okuduğunu ancak bazı yayın kuruluşlarında "böyle bir gencin olmadığı" yönünde haberler yapıldığını aktaran Kılıçdaroğlu, isteyene bu gencin telefonunu ve adresini verebileceğini kaydetti. 

Kılıçdaroğlu, kendilerine gelen her türlü bilgiyi titiz bir şekilde incelediklerini ve vatandaşlara her zaman doğruları söylediklerini dile getirdi. 

Türkiye`nin kötü yönetildiğini, faturanın da vatandaşa çıktığını öne süren Kılıçdaroğlu, emekli, dul ve yetim aylıklarına yapılan zamları tekrar hatırlattı. 

Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: 

"Devlet soyuluyor, fatura sana çıkıyor kardeşim, sen hala gerçekleri öğrenecek misin, Türkiye`nin nasıl soyulduğunu öğrenecek misin? Hala farkında değil misin? Oturup düşüneceksin, senin de sorumluluğun var, yolsuzluklardan AKP`ye oy veren herkesin sorumluluğu var. Siç çok iyi niyetlerle oy verdiniz, `Türkiye büyüyecek, zenginleşecek, dünya lideri olacak...` dediler, ne çıktı? Hepsi palavra çıktı, o zaman oturup yeniden düşünüp karar vereceğiz. 29 milyon yoksulumuz var, devletin resmi rakamı bu. Ermenek`teki Recep amcanın yırtık ayakkabısıdır yoksulluk. Viranşehir`de 13 yaşındaki çocuğumuz çöp toplarken öldü, yoksulluk budur işte. Bebeğine süt yerine çay veriyor, bez yerine naylon poşet takıyor, yoksulluk budur işte. Onlar soyup zenginleşiyor, halk fakirleşiyor. `Zenginleştik` diyorlar, kim zenginleşti? Siz zenginleştiniz, sizin çocuklarınız zenginleşti." 

Türkiye`deki en zengin yüzde 1`lik kesimin, toplam gelirin yüzde 54,3`ünü aldığını ileri süren Kılıçdaroğlu, "Yani 100 lira gelir düşünün, bir kişi 54 lirayı alıyor, 99 kişi de kalan parayı paylaşıyor. Buna adalet diyorsan adresin belli, AKP. `Adalet değil, ben de hak sahibi olmak istiyorum` diyorsan, onun da adresi belli Mustafa Kemal`in partisi CHP, gel buraya" diye konuştu. 

Vatandaşın borç batağında olduğunu da savunan Kılıçdaroğlu, 2002`de kişi başına dış borcun bin 963 lirayken, bugün 5 bin 224 dolar olduğunu söyledi. 

Yine 2002`de bankalara tüketici kredisi ve kredi kartı borcunun 6,5 milyar lira olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, "Geçiyorum bugüne 6,5 değil, 16,5 da değil. Tam 345 milyar lira. 52 kat artmış. Niye zenginleştiklerini şimdi daha iyi anlarsınız. Borç senin sırtına, servet onların sırtına, sana gecekondu onlara villalar, saraylar. Bu düzeni değiştirmeye ahdettik, bütün vatandaşlarıma söylüyorum, inanarak, güvenerek söylüyorum, hiç kimsenin ama hiç kimsenin etnik kimliği üzerinden siyaset yapmayacağız, hiç kimsenin inancı üzerinden siyaset yapmayacağız, hiç kimsenin yaşam tarzına müdahele etmeyeceğiz, ama sözüm söz haramilerden hesap soracağız" ifadelerini kullandı. 

Kemal Kılıçdaroğlu, 2010`da 1 milyon 935 bin esnaf bulunurken, geçen yıl 371 bin esnafın kepenk kapattığını söyledi. 

Çalışan emeklilerin aylıklarından yüzde 15 sosyal güvenlik destek primi kesildiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Çalışan adam cezalandırılıyor. Sözüm söz 4 yıllık yetki istiyorum, yüzde 15 sosyal güvenlik destek primini kaldıracağız" açıklamasını yaptı. 

Son dönemde 30 milyar dolarlık yabancı sermayenin Türkiye`den kaçtığını bunun da AB`nin raporlarına yansıdığını öne süren Kılıçdaroğlu, "Hukuk devleti yok ki yabancı sermaye gelsin. Adalet yok ki yabancı sermaye gelsin. 30 milyar dolarlık yabancı sermaye Türkiye`den kaçtı. Şimdi diyecekler ki `bunu da CHP yaptı.` İyi de biz iktidar değiliz ki. Az para değil. Söyledim yine söylüyorum; mütedeyyin kardeşlerime, muhafazakar, dindar kardeşlerime söylüyorum, hepinize sesleniyorum; 4 yıllık yetki istiyorum ilk üç ay içinde yapacağız şey, siyasi ahlak yasasını çıkartacağım. Siyasete ahlakı getireceğiz. 77 milyon yurttaşıma sesleniyorum; ahlak istemiyor musun? İstiyorsan destek ver. Siyaset kirli mi kalsın, temiz mi olsun? Temiz mi istiyorsun, destek ver. Haramilerden hesap mı soralım? Destek vereceksin. Çocuğun işsiz mi? Destek vereceksin, çocuğuna iş, aş verelim. Diyorlar ki `CHP gelirse sosyal yardımları kesecekmiş.` Sanki babasının cebinden ödüyor da o gidince o da kesilecekmiş gibi. Sosyal yardımların bir kuruşu bile kesilmeyecek tam tersine iki katına çıkaracağız, sözüm söz. Eskiden biz bunu söylediğimizde `parayı nereden bulacaksın` diye soruyorlardı, şimdi korkudan soramıyorlar çünkü paranın yeri belli zaten." 

Kılıçdaroğlu, grup toplantısından ayrılırken bir gazetecinin Başbakan Davutoğlu`nun Diyarbakır`da "İslam`ı temsil ediyor diye hilali bayraktan çıkarmak isteyenler oldu" sözlerini sorması üzerine, "Böyle bir şeyi ilk kez duyuyorum, kanıtlarını Davutoğlu ortaya koymak zorundadır çünkü çok ağır bir suçlama" dedi.


ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —