Tarih: 19.12.2017 12:09

EPİLEPSİDE İLAÇ TEDAVİSİ, DOKTORA DANIŞILMADAN KESİLMEMELİ

Facebook Twitter Linked-in

Eski başbakanlardan Mesut Yılmaz’ın oğlu Yavuz Yılmaz’ın vefatıyla gündeme gelen Temporal Lob Epilepsi, (TLE) epilepsinin dirençli bir türü. Hastalığın algılanma şeklinin, duygu durum bozukluklarına yol açabileceğine dikkat çeken uzmanlar, doktor önerisi olmadan ilaç tedavisinin kesilmemesi gerektiği konusunda uyarıda bulundu.

 

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Sultan Tarlacı, Temporal Lob Epilepsi ile ilgili önemli bilgiler verdi.

 

Epilepsi hastalığının beynin belli bölgelerinden kaynaklanan kontrolsüz elektrik akımlarıyla ortaya çıkan istemsiz hareket ve bilinç bozukluklarıyla seyreden kronik bir hastalık olduğunu belirten Prof. Dr. Sultan Tarlacı, hastalığın uzun süre ilaç kullanımını gerektiren bir hastalık olduğunu söyledi.

 

Hastalığın algılanma şekli duygu durumu etkiliyor

 

Epilepsi hastalarında duygu durum bozuklukları ya da depresif duygu durumunun çok sık göründüğünü ifade eden Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Özellikle şakak bölgesi epilepsi hastalarında ya da genel olarak bakıldığı zaman epilepsi hastalarında normal sağlıklı kişilere göre yaklaşık 5-6 kat daha yüksek intihar oranları olabiliyor veya bazen de bunu belirleyen başka faktörler de olabiliyor. Birincisi; hastalığın yükü yani kişinin o hastalığı algılama şekli. Yani hastalığın tedavi edilemez bir hastalık olduğunu düşünmesi ya da sosyal yaşamını etkilemesi çünkü epilepsinin özelliği gereği; bir anda olmadık yerlerde nöbetler ortaya çıkabiliyor. Bu durum sosyal çekilme yaratabiliyor ve kişide depresif duygu durumunu artırabiliyor” diye konuştu.

 

Epilepsi hastalarının 3’te 1’nde duygu durum bozukluğu olabiliyor

 

Epilepsiye neden olan bilimsel mekanizmaların da aynı şekilde duygu durum bozukluğuna neden olduğunu ifade eden Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Yani epilepside bazı maddeler beyinde artıyor-azalıyor. Depresyon ve duygu durum bozukluklarında da benzer maddelerin artışı-azalışı oluyor. Dolayısı ile epilepsiyle depresif duygu durum arasında sıkı bir ilişki ortaya çıkabiliyor. Neredeyse epilepsi hastalarının 3’te 1’inde duygu durum bozukluğu ve depresyon olabiliyor” dedi.

 

Etiketlenme hastayı etkiliyor

 

Hastalığın toplumda etiketlenmelere de sebep olabildiğini ifade eden Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Bazı hastalıklarda etiketlenme denen durum ortaya çıkıyor, bu durum epilepsi hastalığında daha çok oluyor. Kalp hastalığı olduğu zaman çok olumsuz bir tavır alınmıyor hastaya karşı ama epilepsi denilince olumsuz bir tavır ve hastayı etiketleme dediğimiz bir şey ortaya çıkıyor. Olumsuz bakılıyor hastaya. Bu hastanın kendi hastalığına bakışına da yansıyor. Dolayısıyla bir sosyal çekilme, yalnız kalma, izolasyon, insan ilişkilerinde azalma dediğimiz depresif bir duruma neden olabiliyor” diye konuştu.

 

Bilim dışı yorumlar hastalığın seyrini etkiliyor

 

Epilepsi hastalığının algılanmasıyla ilgili sorunlara da dikkat çeken Prof. Dr. Sultan Tarlacı, bazı kesimlerde bu hastalara cin çarptığı ya da büyü yapıldığı şekilde bilimle bağdaşmayan yorumların yapıldğını ve bunların tedavi sürecini olumsuz etkilediğini ifade eden Tarlacı, kimi zaman da epilepsinin akıl hastalığı olarak değerlendirilebildiğini kaydetti. Tarlacı, “Bu durumlar hastanın algılamasını da değiştiriyor. Panik bozukluk olduğu zaman hasta kendini bu kadar kötü hmiyor, mesela bende panik bozukluğu var diye heyecanla söylüyorlar. Dolayısıyla böyle etiketlenmeye neden olduğu için hastada bir sosyal çekilme, negatif bir duygu durumu yaratıyor. Sosyal ilişkilerini koparıyor, evde kalmak istiyor, dışarı çıkmak istemiyor. Eğlencelerden aktivitelerden arkadaşlarından uzak kalıyor bu sefer depresyon daha artıyor” dedi.

 

TLE, dirençli bir türdür

 

Epilepside beynin herhangi bir yerinde kontrolsüz elektrik boşalımlarının ortaya çıkabildiğini ifade eden Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Temporal Lob Epilepsi, normal epilepsi hastalarının neredeyse yüzde 7 ile 10’unu oluşturuyor ve beynin şakak bölgesi dediğimiz elinizi koyduğunuz zaman yan bölgeye denk gelecek şekilde beynin temporal bölgesinin derinliklerinden kaynaklanıyor. Bu bölgenin nöbetlerinin özelliği; biraz dirençli olmalarıdır yani diğer bölgelere göre tedaviye biraz daha dirençlidirler. Aynı zamanda da nöbet şekli itibarıyla da duygu durum bozuklukları bu tür hastalarda daha çok ortaya çıkabiliyor. Tabii sadece nöbet olması değil, aynı zamanda bazı kullanılan epilepsi ilaçları da duygu durum bozukluğu hatta depresyon ya da intihar eğilimine varabilecek kadar ağır depresyon yaratabiliyorlar. Bu durumun arkasında; kişinin genetik yapısı, hastalığı algılaması, tedaviye uyumu ve ilaç etkisi sayılabilir.”

 

Ameliyatta yüzde 80 başarı sağlanabiliyor

 

Temporal bölgedeki nöbetlerin dirençli olması halinde ameliyatın da alternatif olabildiğini ifade eden Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Ameliyatta beynin şakak bölgesindeki odağı bulup çıkarıyoruz. Ya da hastaya uygun cerrahi tedavi planlıyoruz. Bu tür cerrahi yöntemlerde başarı oranı yüzde 80’e yakın ama bazı durumlarda yine düşük doz ilaç kullanımı gerekebiliyor” dedi.

 

Doktor önermeden ilaçlar kesilmemeli

 

Hastalığın tedavisinde ilaç kullanımının önemine dikkat çeken Prof. Dr. Sultan Tarlacı, doktor tarafından tavsiye edilmedikçe ilaçların kesilmemesi gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi:

“Bazı ilaçlar duygu durum bozukluğunu iyileştiriyor bazı epilepsi ilaçları ise psikiyatristlerin depresyonda kullandığı ilaçlar. Ama tam tersi bazı epilepsi ilaçları da duygu durum bozukluğu yapabilecek tipte yan etkilere sebep olabiliyorlar ama epilepsi hastalarının ilaçlarını kendilerinin kesmesini hiçbir zaman istemiyoruz çünkü ilaç kesiminin belli şartları var. O şartlar yerine gelmedikten sonra ilaç kesilirse sık nöbet, üst üste nöbet hatta bilinç açılmadan sürekli büyük nöbet geçirip ölüme varacak kadar nöbet ortaya çıkabilir. En sık nöbetlerin, tekrar eden üst üste nöbetlerin sebebi ilaç kesimidir. Yani hastanın kendi kendine ilacı kesmesidir. Epilepsi ilaçlarını hızlı kesmek, birden kesmek, nöbetlerin üst üste oluşmasına neden olur.”

 

Epilepsi felce yol açmaz

 

Gazetelerde hastalığın felce varacak sonuçları olabileceğine ilişkin iddialar olduğuna değinen Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Bu bilgiyi düzeltmek lazım. Normalde epilepsi hastalarında bildiğimiz felç şeklinde bir komplikasyon beklemiyoruz. Felç dediğimiz beynin kanaması ya da damar tıkanıklıklarından kaynaklanan kas güçsüzlüğü ya da ona benzer işlev kayıpları. Epilepsi hastalarında bu tür kalıcı felçlerin olması beklenemez böyle bir şey söz konusu değil yani sık sık nöbet olmasından da böyle bir felç olmaz. Sadece geçici süre bilinç kaybı ya da algılama bozuklukları ya da bazen özellikle Temporal Lob Epilepsilerinde davranış bozuklukları psikoz dediğimiz davranış bozuklukları ortaya çıkabilir” dedi.

 

Önyargılar aşılmalı, önlem alınmalı

 

Epilepsi hastalarına yönelik zaman zaman gereksiz ve abartılı baskıların ortaya çıkabileceğini ifade eden Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Evlenemezler, çocuk sahibi olamazlar gibi önyargılar olabiliyor. Normal şartlarda nöbetleri kontrol altında olan bir hasta normal insanın yaşayacağı şekilde yaşayabilir ama neye dikkat etmesi gerekiyor? Örneğin yüzüyorsa diz seviyesini geçmeyecek bir yerde yüzmesi gerekiyor, yanında birinin olması gerekiyor çünkü nöbetler sırasında boğulmalar oluşabiliyor. Doğada yürüyüş yapacaksa mutlaka yanında birinin olması gerekiyor. Ama nöbetleri kontrol altında olan birinin evde sürekli yanında birinin olması gibi bir şart yok. Ancak nöbet kontrolü kötüyse hasta sık sık nöbet geçiriyorsa, tabii ki bilinç kaybı olacağı için nöbet sırasında yanında gözlemcinin ya da birisinin olması gerekir” uyarısında bulundu.

 

 

ARTUKLU HABER AJANSI-İSTANBUL




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —