MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Başbakan Erdoğan Şam`daki Yezid`den önce, İmralı`daki, Kandil`deki Yezid`lere bakmalı, bunlara kafayı takmalıdır. Sayın Başbakan, bugün Yezid diye mimlediklerine geçmişte kardeşim diyordun, dün ise `döktükleri kanda boğu
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Başbakan Erdoğan Şam`daki Yezid`den önce, İmralı`daki, Kandil`deki Yezid`lere bakmalı, bunlara kafayı takmalıdır. Sayın Başbakan, bugün Yezid diye mimlediklerine geçmişte kardeşim diyordun, dün ise `döktükleri kanda boğulacaklar` dediklerinle bugün çözüm ve barış konuşuyorsun. Bu nasıl bir iştir? Böylesi bir çelişkiyi senin zihnin ve miden nasıl kaldırabilmektedir?" dedi.
Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı`nda yaptığı konuşmada, Hicri 1435`inci yıla girildiğini ve Hicri yılbaşının kutlandığını belirterek, Muharrem ayının ilahi lütuf ve keremle müjdelendiğini; bereket ve bollukla zenginleştirildiğini söyledi. Muharrem ayında Hz. Hüseyin ve ailesinin hunharca katledildiğini hatırlatan Bahçeli, Kerbela`da yalnızca Hz. Hüseyin`in kanının dökülmediğini, Kerbela`da İslam`a ihanet edildiğini ifade etti. Bahçeli, şöyle devam etti:
"İslam alemi, bu elem ve keder verici olaydan gerekli ders ve sonucu maalesef henüz alabilmiş ve çıkarabilmiş değildir. Hala Yezidler, Nemrutlar, Firavunlar ve destekçileri her taraftadır. Hala yeni Kerbelalar yaşanmakta, aklın ve insafın almayacağı kanlı hadiseler görülmektedir. Yüce dinimizi cinayetlerine alet edenler ısrarla işbaşındadır.Şu günkü tabloda, etnik ve mezhep gerilimi İslam toplumlarını esaret altına almış, geleceğini belirsizliğe itmiştir. Barış ve kardeşlik ikinci plana düşmüş, kavga ve düşmanlık öne geçmiştir. Şüphesiz yaşananlar Efendimizin tebliğine, Hz. Hüseyin`in duruş ve ilkelerine tamamıyla aykırıdır. Cahiliye devrini aratmayan ilkellikler, kana ve ölüme doymayan vicdansızlıklar, mezhep üzerinden yürüyen kutuplaşmalar İslam coğrafyasını zifiri bir geceye mahkûm etmiştir. Kutlu dinimizi terörle yan yana getiren alçak plan ve propagandalar, acılar üzerinden cepheleşmeleri yaygınlaştıran, husumetleri tırmandıran emeller tüm Müslümanları zora sokmuştur. Bu karanlıktan çıkmak lazımdır."
Tüm İslam dünyasının, İslam`ı günübirlik siyasetlerine, hainliklerine ve öfkelerine kılıf yapmaya çalışanlara engel olması gerektiğini dile getiren Bahçeli, yaşanan barbarlıklara duyarsız kalmanın mümkün olmadığını bildirdi. İslam aleminin özeleştiriden sakınmaması, nerede eksik ve noksan kaldığını gözden geçirmesi gerektiğini işaret eden Bahçeli, akan Müslüman kanının acilen durmasının, sözde İslamiyet adına vuran, kıran ve öldüren cinayet örgütlerine fırsat verilmemesinin zorunlu olduğunu vurguladı.
"Petro-dolarların üzerine kapaklanan, enerji kuyularının etrafına öbek öbek çadırlarını kuran, bunun yanında saltanatlarını sürdürebilmek için Batı`nın güdümüne giren emirler, sultanlar, krallar kendi vicdan muhasebelerini mutlaka yapmalıdır" diyen Bahçeli, İslam`ı kirletmeye, karanlığa çevirmeye ve sorgulatmaya hiçbir faninin hakkı olmadığını belirtti. Herkesin kararını, safını, nerede durduğunu ve yönünü belirlemesi gerektiğini ifade eden Bahçeli, şu görüşleri dile getirdi:
"Bilinmelidir ki, yerli ya da yabancı odakların, Peygamber Efendimizi ve yüce tebliğini istismar etmesi hepimize hakaret, hepimize saygısızlıktır. Türkiye üzerinden kurgulanan mezhep gerilimine, en son örneğini Iğdır`da şahit olduğumuz dışlayıcı, ötekileştirici, hakaretamiz ve tehlikeli gelişmelere herkesin dikkat etmesi şarttır. İslam`la kandıranlar, Cenab-ı Hakk`ın emir ve yasaklarını işlerine geldiği gibi kullanıp üzerinde oynayacak kadar gözü kararanlar, unutmayınız ki gerçekte Yezid`in peşi sıra gidenlerden, Ebu Cehil`in takipçilerinden, Ebu Süfyan`ın mirasçılarından başkası değildir ve bunların hakkından gelmek bizlerin en bariz mükellefiyetleri arasındadır."
Bahçeli, Türkiye`nin içten ve dıştan tazyik ve taciz altında olduğunu ifade ederek, komşu coğrafyalarda yaşanan belirsizliklerin Türkiye`ye ihraç edildiğini öne sürdü. Kuzey Afrika ve Ortadoğu`daki gerilim atmosferi ve çatışma ikliminin Türkiye`yi çembere aldığını ileri süren Bahçeli, Başbakan Erdoğan ve hükümetinin, bölgede cereyan eden olaylara milli çıkarlara bağdaşmayan tepki ve refleks gösterdiğini savundu. Hükümetin Suriye politikasının Esed karşıtlığına bağlandığını ileri süren Bahçeli, şunları söyledi:
"Başbakan Erdoğan, Esad`a yüklenirken, neredeyse tüm muhalif unsurları sütten çıkmış ak kaşık gibi sunmaktadır. Başbakan`ın mantık ve anlayışına göre Esad kötüdür ama insan eti yiyen yamyamlar masumdur. Esad katildir ama kafa kesen canavarlar, terör estiren vandallar mağdurdur. Başbakan Erdoğan için Suriye`de izlenecek orta yol kalmamış, iki cinayet makinesinden birisine taraf olmak kaçınılmaz olmuştur. Hükümetin Suriye politikası milli gerçeklerden, milli hedeflerden ve jeo-politik çerçeveden bütünüyle soyutlanmış ve kopmuştur."
Suriye`de perişanlık ve acımasızlığın diz boyu olduğunu, tüm tarafların silaha ve bombaya sırtını dayadığını, öldürmeye ve yok etmeye programlandığını anlatan Bahçeli, "İnsanlık Suriye topraklarının dışına sürülmüş, sağduyu, akıl ve teenni çoktan kaybolmuştur" dedi. Suriye`de 130 bine yakın insanın hayatını kaybettiğine işaret eden Bahçeli, milyonlarca Suriyelinin ülkesini terke mecbur kaldığını vurguladı. Şiddet, açlık, yoksulluk ve sefaletin Suriye`yi kasıp kavurduğuna dikkati ceken Bahçeli, Türkiye`ye 500 bini aşan Suriyeli mülteci yerleştiğini bildirdi. Muhtaç olanların imdadına yetişmenin milletin asil niteliklerinden olduğunu belirten Bahçeli, Âlicenap milletin gerekirse ekmeğini bölüşmekten, sofrasını paylaşmaktan hiçbir zaman kaçınmayacağını ifade etti. Bahçeli, şöyle konuştu:
"Ancak kontrol altına alınamayan, önüne geçilemeyen, makul sınırı çoktan aşan mülteci yığılması sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel açmaz ve sorunlara da sebebiyet vermektedir. İnkar edilemez bir gerçektir ki Suriyeli sığınmacılar sınır il, ilçe ve kasabalarımız başta olmak üzere, milletimize ilave külfetlere yol açmaktadır. Bu çerçevede suç ve suçlu sayısı artış göstermekte, asayişsizlik vakalarında gözle görülür bir yükselme görülmektedir. Başbakan ve hükümeti, muhaliflere ve mültecilere millet kesesinden bol bol harcama yapmaktadır. Başbakan Erdoğan, geçtiğimiz günlerde, bugüne kadar yapılan harcamaların iki milyar doları bulduğunu açıklamıştır. Türkiye`nin ekonomik şartlarını dikkate aldığımızda, bütçe imkanlarını masaya koyduğumuzda, bu tutar bize göre çok fazladır. Milletimizin alın teri, insanımızın el emeği Başbakan ve hükümeti tarafından çarçur ve heba edilmektedir. Başbakan Erdoğan taahhüt edilen yardımları alamamış, tutulmayan sözlerin altında kalmış ve milletimizin sırtına yeni ve büyük bir fatura yüklemiştir. Hükümetin düşünmesi ve menfaatine uygun hareket etmesi gereken öncelikle aziz Türk milletidir. Milyonlarca yoksulumuz ve işsizimiz varken, yardımlarla güç bela, kıt kanaat geçinenlerimiz bulunuyorken, devlet hazinesini küresel kanlı planların emrine havale etmek, önüne gelen ulufe gibi dağıtmak bir defa akılsızlık ve düşüncesizliktir."
"Bizi en çok rahatsız eden Esad muhalifi terör gruplarının desteklenip ödüllendirilmesidir" diyen Bahçeli, "El Kaide, El Nusra, PYD ve diğer muhalif unsurların sırf Esad düşmanlığından dolayı besiye çekildiğini, gizli müzakerelerle taltif edildiğini" öne sürdü. Bahçeli, "Başbakan Erdoğan, kendi halkını bombalayan, kendi insanını öldüren Esad`ın karşısında, sınırlarımızın hemen öbür tarafını mesken tutan insanlık müsveddesi cellatların, kiralık tetikçilerin tarafındadır. Nedense Başbakan`ın, Türkmen kardeşlerimizin arkası arkasına canı alınırken, Türkmen kentleri yağmalanıp, yıkılıp peş peşe bombalanırken taraf olmak hiç hatırına gelmemiştir. Nedense Başbakan, söz konusu Türkiye ve Türk milleti olunca tarafsız kalmayı benimsemiş, bunu da alışkanlık edinmiştir" ifadelerini kullandı.
Başbakan Erdoğan`ın her zaman tarafını belli ettiğini, bitaraf kalmadığını savunan Bahçeli, "Türk milletini 36 etnik parçaya ayırmaya teşebbüs ederken bölücülerin tarafındadır. İmralı canisiyle pazarlık yaparken PKK`nın yolundadır. Kuzey Afrika ve Ortadoğu`da BOP`un hizasındadır. Trablus`ta NATO`nun, Roma`da Katolik Kilisesi`nin, Madrid`de Medeniyetler İttifakı`nın yanındadır. Mısır`da Mursi`nin, Irak`ta Barzani`nin, Ermenistan`da Sarkisyan`ın, Filistin`de Hamas`ın, Ege`de Yunanistan`ın, Akdeniz`de de Rumların dibindedir. Başbakan tarihte isyancılarla kol kola, bugünlerde milli ve manevi değer inkarcılarıyla yanak yanağadır. Türklüğü asimile etmek, sindirmek ve silmek isteyen ahlaksızlarla, ciğeri beş para etmez Sevr müdavimleriyle ve kalbi katrana dönmüş parçalanma elçileriyle sırt sırtadır" ifadelerini kullandı.
Başbakan Erdoğan`ın "Şam`daki Yezid yerden ve gökten ölüm gönderiyor" dediğini hatırlatan Bahçeli, şöyle konuştu:
"Bağdat`ta, Kerkük`te, Musul`da, Telafer`de, Kabil`de, Beyrut`ta, Mogadişu`da, Sana`da, Nairobi`de yerden ve gökten acaba yağan nedir ve bunun müsebbipleri kimlerdir? Irak ve Afganistan`da; kadınlara, yaşlılara, gençlere, körpe yavrulara, Türk ve İslam`ın her tarafına namlu çevirip ölüm kusanlardan hiç mi malumatın olmadı? Bunlarla hiç mi karşılaşmadın? Devri iktidar yıllarında bir kere de olsa, Eşbaşkanlık görevini aldığın çevrelere; durun, yapmayın diyerek önlerine geçmek, kendini feda etmek hiç mi aklının ucuna gelmedi? Bunun da ötesinde, yıllarca Kato`da, Tendürek`te, Cudi`de, Hakkari`de, Şırnak`ta, Diyarbakır`da, Bingöl`de ve hatta Ankara`da, İstanbul`da ölüm yağdıranlar, insanımızı, çocuklarımızı, gencecik kızlarımızı, Mehmetçiklerimizi, polislerimizi şehit edenler kimlerdir? Başbakan Erdoğan Şam`daki Yezid`den önce, İmralı`daki, Kandil`deki Yezid`lere bakmalı, bunlara kafayı takmalıdır. Sayın Başbakan, bugün Yezid diye mimlediklerine geçmişte kardeşim diyordun, dün ise `döktükleri kanda boğulacaklar` dediklerinle bugün çözüm ve barış konuşuyorsun. Bu nasıl bir iştir? Böylesi bir çelişkiyi senin zihnin ve miden nasıl kaldırabilmektedir? Başbakan Erdoğan her sözüyle çürük tahtaya basmaktadır. Her açıklamasında falso yapmakta, derin açıklar vermektedir. Türk milleti Başbakan ve hükümetinin maksadını anlamış, oyunlarını fark etmiştir. İnşallah bu oyun bozulacaktır. İnşallah Türk milleti gafletle arasına çizgi çekecek, kötü giden talihi tersine çevirecektir."
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Marmaray`ın açılışına ilişkin "İktidarda hangi parti bulunursa bulunsun Türkiye`nin hayrına kim taş üstüne taş koyarsa tebrik etmekten kaçınmayız" dedi.
Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı`nda yaptığı konuşmada, AK Parti`nin 11 yıldır iktidarda olduğunu hatırlatarak, bu kadar uzun bir hükümet etme fırsatının her partiye nasip olmadığını belirtti. AK Parti`nin "Hakk`a ve halka hizmet diyerek göreve geldiğini ancak haramzade, hırsız ve hainlere Türkiye`yi ikram ettiğini öne süren Bahçeli, "Ufak tefek iyileşmeler ve bazı olumlu gelişmeler olsa da AKP`yle geçen 11 yıllık dönem hakikaten de zor ve çilelidir. AKP`yle geçen 11 yıllık dönem millet ve devlet hayatı için hüsranla ve envai çeşit hezimetle doludur" dedi.
Türkiye`nin 11 yıldır kriz, kargaşa, kaos, korku, kutuplaşma, kavga ve karanlıkla boğuştuğunu; eziyet ve baskı altında olduğunu öne süren Bahçeli, 11 yılda yoksulluk, yolsuzluk, yasak ve yozlaşmanın arttığını, işsizlik yükseldiğini, gelir dağılımı adaletinin felç olduğunu savundu. AK Parti iktidarında milli ve manevi değerlerin hiçe sayıldığını, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünın aşındığını, toplumsal ahlak, sosyal barış, siyasi seviye ve ekonomik refahın hasar aldığını ileri süren Bahçeli, "Dışarıda teslimiyet, içeride acziyet kurumsallaşmıştır. Devlet ve millet hayatı kuşatılmış ve saldırıya uğramıştır. Asayişsizlik egemen olmuş, imtiyazlı çevreler terfi almış, yandaşlar malı götürmüştür. Kadına yönelik şiddet, boşanma ve aile içi anlaşmazlıklar AKP döneminde fecaat boyutuna ulaşmıştır. Demokrasi 11 yıldır kesintiye uğramış, bireysel hak ve özgürlük arayışları bu kadar yıldır komaya girmiştir. Başbakan Gezi Parkı`ndan ODTÜ`ye kadar gençlerle uğraşmış, cepheleşmeleri derinleştirmiştir. AKP`nin yönetimi altında Türkiye; önce durgunluğa, sonra da çöküş patikasına girmiştir" diye konuştu.
AK Parti zihniyetinin "ülkenin altını üstüne getirdiğini, tüm denge ve ayarları mahvettiğini" ileri süren Bahçeli, "AKP`li iktidar yılları demokrasiye perde çekmiş, milli iradeyi yanlış yorumlamış, hukuk devleti anlayışını linç etmiştir. Nitekim tahrip edilmedik bir şey bırakılmamıştır. Hedef alınmadık bir şey kalmamıştır" dedi.
Bahçeli, AK Parti iktidarının her alanda başarısızlığa uğradığını, milletin yararına dönük hiçbir değerli icraat yapamadığını savunarak, şöyle devam etti:
"Başbakan, dünyayı kurtaran adam olmaya talip olmuş, aslında herkesi kendisine güldürmüştür. Bol ve kabarık harcırahlı seyahatlerle fellik fellik dolaşmış, Türkiye`yi pazarlamaya soyunmuş, pazarlamada, pazarlıkçılıkta statü atlamış, kıdem almıştır. PKK`yla pazarlıklarda ne denli beceri sahibi olduğunu bu sayede kanıtlamıştır. Başbakan Erdoğan`ın çıraklık, kalfalık ve ustalık dönemleri Türkiye için yıkım ve çözülmenin ara durakları olmuştur. Türkiyelilik zırvasını sahiplenen ve Türk kimliğini kazımaya kalkan birisi bu ülkede Başbakan olmuştur. `Ateşle sorun çözülmez, katı defans dağa çıkarır, silahlar sussun fikirler konuşsun` sözleriyle PKK`ya göz kırpan ve müzakere masasına davet eden birisi bu ülkede Başbakan olmuştur. Büyük Ortadoğu Projesine hizmetkar olmakla övünen, Haçlı seferlerini öven, Hıristiyanlar ve Museviler öyle istiyor diye İmar Kanunlarından cami ibaresini çıkaran, yol için cami yıkmayı kafaya koyan birisi bu ülkede Başbakan olmuştur. Milliyetçi Ülkücü harekete, ırkçı, kafatasçı, morg bekçileri, Fatiha bilmeyenler diye saldıran birisi bu ülkede Başbakan olmuştur. Şehide kelle katile sayın diyen, vatan görevini yapan Mehmetçikleri küçümseyip `askerlik yan gelip yatma yeri değildir` sözlerini kullanan birisi bu ülkede Başbakan olmuştur. Çiftçimize `ananı da al git` sözleriyle sataşan, öğretmenimizi `o oy senin olsun` ifadeleriyle aşağılayan birisi bu ülkede Başbakan olmuştur. Habur`da terörist karşılama törenleri düzenleyen, süreç ihaneti çerçevesinde PKK`lıların sözde sınır ötesine çıkmalarını sessizce izleyen, terörle müzakere edip, Türk askeriyle mücadele eden birisi bu ülkede Başbakan olmuştur. İmralı canisine itibar kazandırıp, Diyarbakır`da bayrağı indirenleri alkışlayan birisi bu ülkede Başbakan olmuştur. `Bizim fetretimiz milletimizin fetretidir` diyerek, demokratik nezakete ket vuran, milli iradeye ipotek koyan, diktatörlerin izinden giden birisi bu ülkede Başbakan olmuştur. Türklüğe kin duyan, Türk milletini inkar eden, adımızı ve andımızı yok sayan birisi ne yazık ki bu ülkede Başbakanlık koltuğuna kurulmuştur."
Bahçeli, AK Parti`nin kalıcılığı olmadığını ileri sürerek, "Gün gelecek, siyasi tarihimizde benzerlerine çok rastlandığı üzere, kurumuş yaprak gibi uçup gidecek, geriye de teröristlerle nasıl içli dışlı olduğu gerçeğinden başka hiçbir şey kalmayacaktır" dedi. İktidar partisinin yıprandığını, krediyi tüketttiğini, kendisini tekrara başladığını ifade eden Bahçeli, Başbakan Erdoğan`ı korku aldığını, endişe sardığını savundu. Bahçeli, "Kendisi ve hükümeti için geri sayım başlamış, çözülme emareleri çoğalmıştır. 11 yıllık sanal başarı hikayesine artık kimse inanmamaktadır. Dünya partisi olduk diyen Başbakan`ın, Kandil ve İmralı`nın temsilciliğine soyunması, yaygınlaşan meselelerin üstesinden gelemeyişi duyarlı, milli hassasiyetleri olan AKP`ye oy vermiş kardeşlerimde şikayete ve kırgınlıklara neden olmaktadır" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan`ın "Yüreğinde Ahmet Kaya`nın gurbette ölümünü hissetmeyenler, Cem Karaca`nın gurbette hüküm giymesi noktasında sızısı olmayanlar bizi anlayamazlar" dediğine işaret eden Bahçeli, şunları söyledi:
"Anlaşılan AKP`yi anlamak, bilmek ve tanımak için Kandil`den icazet almak gerekli ve yeterlidir. Başbakan Erdoğan`a göre PKK`yı anlamayan kendilerini anlamayacaktır. Dikkatlerinizi çekiyorum, Başbakan`ı anlamak için PKK`yı bilmek ve idrak etmek lazımdır. Bu en başta AKP`ye oy veren kardeşlerimize hakaretin zirvesidir. Öyle ki sözlerinin başka bir manaya gelmesi ve çekilmesi şu haliyle mümkün değildir. Sayın Başbakan sen PKK`lıları anlamak için bölücü mesaine devam edebilirsin. Biz ise Türk milletini topyekun anlayacak, sahiplenecek ve bağrımıza basacak engin gönüllüğü ve muhabbeti her zaman gösteririz. Sen PKK`lılarla kendini bir ve özdeş görebilir, birbirinizi anlamak için orada burada pazarlık masaları kurabilirsiniz ama biz vatan ve millet sevdalılarıyla yan yana olmaktan vazgeçmeyecek, Türkiye demekten an be an geri durmayacak, Türk milletini namus gibi kabul etmekten ayrılmayacağız."
Bahçeli, 29 Ekim`de Marmaray`ın açılışının yapıldığını anımsatarak, projenin yapımında emeği ve katkısı bulunan herkese teşekkür etti. Bahçeli, "İktidarda hangi parti bulunursa bulunsun Türkiye`nin hayrına kim taş üstüne taş koyarsa tebrik etmekten kaçınmayız. Zira bizim kompleksimiz ve utanacağımız bir şey yoktur. Milletimizin razı olduğu her şeyden biz de razı olur ve arkasında dururuz. Bu sözlerimin altında milliyetçiliğin ilkeleri yatmaktadır" dedi.
Marmaray`ın 153 yıllık bir rüya olduğuna işaret eden Bahçeli, projenin bugünkü noktaya gelmesinde MHP`nin hükümet ortağı olduğu 57. Hükümetin büyük bir payı olduğunu vurguladı. Bahçeli, şunları kaydetti:
"Bilhassa Ulaştırma Bakanlığının partimizin görev sahasında olmasından dolayı, bu projenin olgunlaşmasında bizim katkımız asla ihmal edilemeyecektir. AKP iktidara gelmeden söz konusu projenin edüt, fizibilite, mühendislik ve ön inşaat ihalesini zaten yapmış ve bu konudaki kararlılığımızı göstermiştik. Marmaray Projesi için lazım gelen krediyi biz temin etmiş ve 25 Temmuz 2002 tarihinde de ihaleye çıkmıştık. İktidar süremiz yetmediği için doğal olarak bu projenin açılışını yapmak bize nasip olmamıştır. Buradan Marmaray Projesi`nde emeği geçen ve 57. Cumhuriyet Hükümeti`nde partimizi temsilen görev alan Ulaştırma Bakanlarımız Sayın Enis Öksüz`e ve Sayın Oktay Vural`a, bizden önceki hükümetlere ve bürokratlarımıza teşekkür ediyorum. Ve bugün Boğaz`ın iki yanı demir ağlarla bir araya gelmişse İstanbulluların trafik çilesini çözmek için güzel bir adım atılmışsa bunda emeğimiz, dahlimiz ve gayretimiz çok fazladır. Başbakan Erdoğan`ın inkarcı, vefasız ve yok sayan zihniyeti burada da kendisini göstermiştir. Marmaray Projesi`ni kendisine ve hükümetine mal eden Başbakan Erdoğan dürüst ve ahlaklı konuşmamaktadır.
Bizim vizyonumuzu sorgulayan Başbakan`a hatırlatmak isterim ki, şu anda iftihar ettiği hangi proje ve hangi hedef varsa altında Milliyetçi Hareket`in alın teri, çalışkanlığı ve yüksek ufku bulunmaktadır. Biliniz ki Başbakan bizim vizyonumuzun tozuna bile yetişemeyecektir. Bugün hızlı tren mesafeleri kısaltıyorsa, şeref payesi Milliyetçi Hareket`tedir. Başbakan ve hükümeti tarafından çalınan, siyasi kapkaççılığa kurban giden ve Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını hedefleyen 2023 vizyonunun gerçek sahibi de Milliyetçi Hareket Partisi`dir. Partimiz reformcudur, gelişmeye açıktır, proje tabanlıdır, yenilikleri takip etmekte, değişen ve karmaşıklaşan ihtiyaçlara cevap vermek için geceyi gündüze katmaktadır. Başbakan Erdoğan`a tavsiyemiz, bizimle vizyon yarışına girerken kılı kırk yarması, ince eleyip sık dokumasıdır. Aksi halde çok mahcup olacak, utanması kaldıysa kızarmış yüzle dolaşmaktan başka çaresi kalmayacaktır."
Bahçeli, "Milli Değerleri Koru ve Yaşat" adı altında planladıkları açık hava toplantılarının dokuzuncusunu cumartesi günü Ankara`da yapacaklarını belirterek, yüreğinde vatan ve millet sevgisi bulunan tüm vatandaşları ellerinde bayraklarla Tandoğan`a davet ettiklerini söyledi.
Konuşmasının ardından Bahçeli`ye, Ekolojik Turizm ve Çevre Geridönüşüm Eğitim Derneği (EKOÇED) ile Atina`ya Cami Yaptırma Derneği tarafından plaket ve flama hediye edildi.
ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA