Tarih: 04.11.2021 11:02

AKCİĞER KANSERİNDE ERKEN TANI DAHA YÜKSEK TEDAVİ BAŞARISI SAĞLIYOR

Facebook Twitter Linked-in

Kanser kaynaklı ölümlerin yüzde 25’inin sorumlusu olan akciğer kanseri önemli bir halk sağlığı problemi... Geçtiğimiz yıl dünya genelinde 2.7 milyon kişi akciğer kanseri tanısı alırken, 1 milyon 76 bin kişi aynı sebepten hayatını kaybetti.

Akciğer kanserinin çoğunlukla doktora başvuracak kadar şikayet ve belirti vermediğini, verdiğinde ise ileri evre akciğer kanseri ile karşı karşıya kalındığını belirten Türkiye İş Bankası grup şirketleri arasında yer alan Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır İçerenköy Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Muharrem Tokmak, düzenli kontrollerin hayati önem taşıdığının altını çizdi.

Akciğerler, vücuda oksijen alınmasını ve karbondioksitin atılmasını sağlayan yaşamsal öneme sahip  organlardır. Ancak bu hayati organların ve bronş sisteminin ağrı duyusundan yoksun olması ve genellikle ilk belirti olan öksürüğün sigara içen hastalar tarafından bir semptom olarak değerlendirilmemesi sonucu akciğer kanseri tanısı çoğunlukla ileri evrelerde konuluyor. Bu nedenle düzenli kontroller ve erken tanı büyük önem taşıyor.

ERKEN TANI DAHA YÜKSEK TEDAVİ BAŞARISI SAĞLIYOR

Son birkaç yıldır akciğer kanseri tanısı almış kişilerde yapılan reseptör ve genetik mutasyon taramaları ile tedavide aşama kaydedildiğini ve sağ kalımda başarı sağlandığını belirten Bayındır İçerenköy Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Muharrem Tokmak, “Tüm kanser türlerinde olduğu gibi akciğer kanserinde de erken tanı koymak, daha yüksek tedavi başarısı olasılığı veriyor. Hayatta kalma oranları kanserin türü ve tanı anında ne kadar yayıldığına bağlı olarak büyük ölçüde değişiyor. Akciğer kanseri tanısı almış her 3 kişiden biri en az 1 yıl yaşarken, 20 kişiden biri 10 yıl yaşıyor” dedi.

ERKEN TEŞHİS İÇİN AKCİĞER KANSERİ TARAMALARI ŞART!

Bazı kanser türlerinde önceden fark edilen belirtiler erken tanıya götürebiliyor. Ancak durumun her zaman bu şekilde gerçekleşmediğine dikkat çeken Uzm. Dr. Muharrem Tokmak, “Akciğer kanseri semptomlarının ve belirtilerinin oluşumu birkaç yıl sürebiliyor ve bazen hiç belirti vermeden sinsice ilerleyebiliyor. Çoğunlukla akciğer kanseri, doktora başvuracak kadar şikayet ve belirti verdiğinde geç kalınmış ya da ileri evre akciğer kanseri ile karşı karşıya kalmış oluyoruz. Hastalığın bu seyri, hastalık oranı ve ölüm oranının da neden bu kadar yüksek olduğunu açıklıyor. Bu yüzden tüm dünyada erken teşhis için akciğer kanseri taramaları yapılıyor. Erken evrede tanı konulan hastalar, cerrahi şansını yakalayarak hastalıkta kür sağlanabiliyor” diye konuştu.

40 YAŞ ÜSTÜ TÜM BİREYLER DÜZENLİ OLARAK AKCİĞER KANSERİ TARAMALARINI YAPTIRMALI

Akciğer kanseri taramalarının 40 yaş üstü herkesin, tüm risk faktörlerinden bağımsız olarak yaptırması gerektiğini söyleyen Uzm. Dr. Muharrem Tokmak, “Sigara içmeyenler, yılda bir kez akciğer röntgeni çektirmeli ve şüpheli lezyon görülmesi durumunda akciğer tomografisi ile taranmalıdır. Sigara içenler ise her yıl bir kez direkt düşük doz akciğer tomografisi çekilerek yıllık taramalarını yaptırmak üzere göğüs hastalıkları kliniğine başvurmalıdır. Akciğer tomografisi erken tanıda en önemli tanı yöntemidir” diye konuştu.

3 HAFTAYI GEÇEN ÖKSÜRÜĞE DİKKAT!

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Muharrem Tokmak, akciğer kanserindeki en önemli ve en sık görülen semptomun öksürük olduğunu, özellikle 3 haftayı geçen öksürüklerin kanlı balgamla beraber gelmesi durumunda hemen göğüs hastalıkları uzmanı kontrolünün gerektiğinin altını çizerek diğer belirtileri şu şekilde sıraladı:

Ayrıca Uzm. Dr. Muharrem Tokmak, akciğer kanserine neden olan faktörleri de ele aldı:

Sigara: Akciğer kanseri hastalarının %80-90’ında sigara öyküsü görülüyor. Akciğer kanseri riskini artıran faktörlerin başında sigara yer alıyor. Kanser gelişme riskini, sigaraya başlama yaşı, sigara içme süresi, içilen sigaranın tipi ve günlük tüketilen sigara miktarı etkiliyor. Sigara içmeyenlere kıyasla, içenlerin kanser riski 10 ila 30 kat arasında artıyor. Kadınlarda %90, erkeklerde ise %79 oranında sigara içiminin, akciğer kanseri ile direkt ilişkisi olduğu biliniyor.

Çevre: Endüstriyel ve çevresel faktörler akciğer kanseri gelişimi açısından önem arz ediyor. Radon gazı, asbest, hava kirliliği, radyoizotoplar, ağır metaller ve hardal gazı gibi maddelere maruz kalmak ile akciğer kanseri arasında ilişki olduğu biliniyor.

Genetik: Kalıtsal etkenlerin akciğer kanseri gelişiminde etkili olduğu öne sürülüyor. Ailede akciğer kanseri olan birey varsa yakalanma riski 2,4 kat artıyor.

Virüsler: HIV enfeksiyonu olan kişilerde akciğer kanseri, daha yüksek olasılıkla ortaya çıkıyor.

Radyasyon: Herhangi bir kaynaktan gelen radyasyon akciğer dokusuna zarar vererek bronş hücrelerin yapısında bozulmalara ve karsinogeneze neden olabiliyor.

 

 ARTUKLU HABER AJANSI-SAĞLIK MERKEZİ

HABER:ABDULLAH ORTAÇ




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —