“16 MİLYON EMEKLİNİN ARASINA ERDOĞAN VE BAHÇELİ'Yİ DAHİL ETMELİYİZ”

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Asgari Ücret ve Geçim Standartları Çalıştayında basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

7.12.2025 17:35:00 0
“16 MİLYON EMEKLİNİN ARASINA ERDOĞAN VE BAHÇELİ

Zafer Partisi  Genel Başkanı  Prof. Dr. Ümit Özdağ, Asgari Ücret ve Geçim Standartları Çalıştayında basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

 

Prof. Dr. Ümit Özdağ: “Yıl 2157, dünyada kaynaklar tükenmiş ve dünyanın zenginleri dünyanın yörüngesinde bir Elysium adını verdikleri çok büyük zenginliğe refahın hüküm sürdüğü uyduya taşınmışlar. O tükenen dünyada da fakirler yaşamaya devam ediyor. Ve filmin konusu da o fakirlerin Elysium'a gitme çabası. Bugün AK Parti ekonomisinin Türkiye'ye getirdiği yer bu. Elysium'da yaşayan küçük bir grup ve milli gelirden sürekli daha fazla pay alan ve 8 seneden, bu sene 9. Sene, milli gelirden almış olduğu pay azalan geniş kitleler. Bunu ithalat rakamlarında da görüyoruz. Lüks tüketim için yapmış olduğumuz ithalatta büyük artış var.

Geçtiğimiz günlerde İzmir'de bir sanat galerisi sahibiyle sohbet ettik. Dedi ki yeni bir tür zenginimiz var tablo ve heykel alırken diyor ki ‘ne kadar bu?’ 25.000 Euro diyorum. ‘Daha pahalısı yok mu?’ diyor. Ya da tabloyu gösteriyorum, ‘daha büyüğü yok mu?’ diyor. Gerçekten bu sadece bir görgüsüzlüğün ifadesi değil, aynı zamanda siyaset kaynakları dağıtma işidir. AK Parti'nin kaynakları nasıl dağıttığının ifadesidir. Küçük bir azınlığa kaynakların büyük bir bölümünü ve çok büyük bir çoğunluğa da kaynakların çok azının aktarılması sonucunda Rahmetli Özal'ın ‘orta direk’ dediği orta sınıfın çöktüğü süper zenginlerle fakirlerin yaşadığı bir ülkenin manzarasıyla karşı karşıyayız.

Bugün konumuz asgari ücret ve asgari ücret konusunda tespit yapılırken muhakkak asgari ücreti alacakların durumu değerlendirilirken asgari ücreti vereceklerin durumu da değerlendirilmelidir. Bir işveren arkadaşım biraz önce beyefendinin nezaketle ifade ettiği hususu ifade etti. ‘Evet asgari ücreti arttırabiliriz ama o zaman ben iflas ederim bu şartlarda ve kapatmak zorunda kalırım ve hiç kimseye ücret veremem bugün en azından bunu zor belada olsa veriyorum’ dedi. Ben de kendisine sordum peki dedim bu vermiş olduğun asgari ücretle bugün konuşulan 22 bin ile 30 bin arasındaki rakamlardan bahsediyorum. O ücreti alanın geçinmesini bekliyor musun? Hayır beklemiyorum.

Bu içinden çıkılmaz süreci pazar yerlerinde çok sık görüyoruz. Alışveriş için pazara gelen vatandaş, pazarda bir stanttan öbürüne bir tezgâhtan öbürüne birazcık daha ucuz alabilir miyim diye saatlerce dolaşıyor. Pazarcı vatandaşın durumuna vatandaş da pazarcının durumuna üzülüyor. Çünkü her pazarcının aynı zamanda kendisi de hale borçlu. Özetle karşı karşıya olduğumuz sorun sadece asgari ücretle çalışmak durumunda kalan kitlelerin sorunu değil. Ayrı zamanda bütün üretici sınıfların, grupların sorunu. Yani Türk sanayicisi de çok ağır sorunlarla karşı karşıya. Türk sanayicisi bir kredi almak istediğinde yüzde elli faizle alırken Alman sanayicisi yüzde üç faizle alıyor. Türk sanayicisi organize sanayi bölgesinde inşaat yapmak için arazi satın almak istediğinde 3 yüz, 4 yüz euro bazen bin dolara kadar ödemek zorunda kalıyor metrekarede. Öbür tarafta Almanya'da bu 25 ile 40 euro arasında. Ve bu sanayiciye diyoruz ki bastırılmış dolar ve euro kurlarıyla yurt dışıyla rekabet et, rekabet edemez. Böyle bir üretici bütün sınıfların, sosyal grupların üretim düşmanı bir rant ekonomisiyle çöküşe götürüldüğü bir ülkede yaşıyoruz.

Biz Zafer Partisi olarak bugünün Türkiye'sinde bir emekli maaşının en az 45 bin lira asgari ücretin 45 bin lira olması gerektiğini savunduk ve savunuyoruz. Ama bunu savunurken devletin kredilerini sanayiciye, esnafa daha ucuz vermesi gerektiğini, yurt dışıyla rekabet için verimliliği arttırma projelerinin geliştirilmesi gerektiğini, devlet planlama teşkilatının kurulması gerektiğini ve tarihin çöplüğüne giden neoliberal ekonomiden Devlet Planlama Teşkilatı’nın merkezinde olduğu bir sürdürülebilir planlı kalkınmaya geçilmesi gerektiğini de söylüyoruz. Sandığa giderken seçmen sadece partiyi seçmiyor, seçmen kaynakların nasıl dağıtılacağını da seçiyor. Eğer kaynakları neoliberal ekonomik modelle dağıtacak bir partiyi seçerse sonucun bu olması çok doğal. Hiç kimsenin şikâyet etmeye hakkı yok.

Biz Zafer Partisi olarak 2021 Ağustos'unda kurulduğumuz andan itibaren Türk üreticisinden yana bir tavırla iki konuda muhalefetimizi ve kendi politikalarımızı ortaya koyduk. Bir, küresel göç çağında ülkemizin demografik bir işgale uğramasının beraberinde altından kalkamayacağımız ekonomik sorunlar getireceği, kriminal sorunlar getireceği, sosyolojik sorunlar getireceği gerçeğiyle göçü durdurmak ve geriye çevirmenin bir zorunluluk olduğu. Biz bunu söyleyince iktidarın trol orduları ve kendisi tarafından ırkçı olmakla suçlanırken, öte yandan da bu insanların ucuz iş gücü olduğu ifadesiyle varlıklarının savunulduğunu gördük. Onların ucuz iş gücü olması, Türk'ün işsiz kalması anlamını taşıyor. Onların ucuz iş gücü olması, sigortasız çalıştıkları için Türk emeklisinin almış olduğu maaşla ancak sefalet seviyesinde yaşaması anlamına geliyor. Aslında biz bu 13 milyon sığınmacı ve kaçağın vatanlarına dönmesini gündeme getirdiğimizde konuştuğumuz şey aynı zamanda Türk ekonomisinin bugünü ve geleceğiydi.

Bugün enflasyon hesaplamaları içerisinde enflasyonun bu kadar yüksek olmasının nedeninin, ‘aslında enflasyon bu kadar yüksek değil ama, gıda fiyatları enflasyonu yüksek olduğu için enflasyonu o yukarıya taşıyor’ şeklinde yapılan bir iktidar savunusu var ya, peki tesadüf mü Türkiye'de gıda fiyatları enflasyonunun bu kadar yüksek olması? Bu sadece tarımdaki girdi fiyatlarıyla izah edilebilecek bir şey mi? Bu ülkede 13 milyon daha fazla insan yemeseydi, içmeseydi, barınmasaydı gıda enflasyonu bu kadar yüksek çıkar mıydı? Tabii ki hayır. Ama siyasete kaynakların dağıtılması gözüyle bakmayıp, program açısından bakmayıp tercih yapılırsa sonunda seçtiğiniz model size emeklilerin çok uzun yaşadığını ve Türklerin tembel olduğunu söyler. Bu sadece iktidar için değil, neoliberal ekonomik modeli savunan bütün muhalefet partiler için de geçerlidir. Paradigma hep şöyle kuruluyor, iktidar ve muhalefet. İktidar bir parti değil, muhalefet de bir parti değil. Muhalefette farklı partiler var, biz de farklı partilerden bir tanesiyiz. Bizim Zafer Partisi olarak ekonomik modeldeki anlayışımız, küresel göç çağındaki göç gerçeğine karşı politikalarımız ve devletin yeniden yapılandırılması konusundaki projelerimizin muhalefetteki diğer siyasi partilerden farklı olduğu gerçeğinin altını da bu vesileyle çizmek isterim.

İnsanların açlıkla sınandığı, milyonlarca insanın sosyal yardım bağımlısı yapıldığı ve hukukun demokratik hak ilkelerinin askıya alınarak düşman ceza hukukunun uygulandığı bir ülkede ekonomik gelişme olmaz. Ekonomik gelişmenin olmadığı yerde de işçilerden başlayarak esnaftan devam ederek sonunda sanayicilere kadar herkes bu çok boyutlu krizin etkisi altında feryat etmeye başlar ki işte şimdi Türkiye'nin yaşadığı gerçeklik de budur. Asgari ücretli 22 bin liradan 30 bin liraya çıktığı takdirde bu artışın kendisine yetmeyeceğini haklı olarak söylerken bankada 300 milyon doları olan iş adamı da bu mal varlığının hukukun güvencesi altında olmadığını bilerek yaşıyor. Bu durumun düzelmesi ancak Türkiye'nin bir erken genel seçimle tekrar tercihini yapması sonucunda mümkün olabilir. Yoksa ne asgari ücreti tek başına şu noktaya çıkartacağız demenin ne sanayiciye ucuz kredi vaat etmenin çözüm olmadığı yıkılan bir ekonomik modelle karşı karşıya olduğumuz büyük bir trajedi olarak karşımızda duruyor. Bunu sona erdirmek ve Türkiye'nin yeni bir başarı hikayesi yazması kaynaklarını olağanüstü verimli kullanarak büyük bir ekonomik sıçrama gerçekleştirmesi mümkündür. Ancak bu AK Parti zihniyetiyle mümkün değildir. Onun için yapmamız gereken şey 16 milyon emeklinin arasına Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli'yi bu seçimlerde dahil etmektir.”dedi.

 

 

ARTUKLU HABER AJANSI-ANKARA

12.9° / 10°
  • BIST 100

    11007,37%0,81
  • DOLAR

    42,52% 0,07
  • EURO

    49,55% -0,06
  • GRAM ALTIN

    5743,85% -0,15
  • Ç. ALTIN

    9322,75% 0,27